Hissizleşmek de bir histir diye avuttum kendimi suryaların gölgesine yaslanmışken. Hissizleşmeme kim sebep olduysa yüzlerini dizdim bir boncuk gibi teker teker ruhumdan kopan o parçaya. Yüzlerini siyaha boyamak istedim. En çok da gözlerini,... Kendisinden başka kimseye kapısı açık olmayan, kimsenin yansımadan öteye geçemediği... Hayat bu tarz insanlara denk bile gelmeyecek kadar kısa ve özken onlara yıllarını heba etmenin ağırlığını sırtımda taşıdım uzun zaman. Kendileri gitse de yükleri kalbimin esved odalarına tıkanmıştı. Benim kalbim sadece kan pompalamaz dedim yüksek sesle! Onlarınkinin aksine... Çiçekler, şiirler, bulutlar ve daha nicesi... Büyüttüm hepsini kalbimin orta yerinde. Öyle büyüsünler istedim ki artık yer kalmasın en ufak bir hayal kırıklığına. Neden hep hayal kırıklığına uğradım diye sordum ikinci benliğime her zaman yaptığım gibi. "İnsanlardan beklentini çok yüksek tutuyorsun. Ne zaman ki kimsenin hikayesinde baş karakter olmadığınla yüzleşirsin, işte o zaman kalbinin esved odaları kendini mavinin huzur dolu kucağına bırakacak. İnsanlar gelip geçer. Hayat bu. Bu gerçeklerle yüzleşmek kolay olmasa da bunu başaracaksın. Herkes kendi hikayesinde başkarakter, kimsenin rolünü çalmaya kalkışma."