Sadece ilk cümleyi tasarlamaya cevazı var kalem tutan her elin. Sonrası haram olur. 

Sanırım sadece ilk anı hatırlamakla biter ömür. Susmak ''deva''m olur. 


İlk defa çıktığında o toplu fotoğraftan, ilk defa yetmediğini hissettiğin an adının sana, attığın adımların hasatını şüphe toplar birer birer. Her geçen gün bir büyük anlam valizi daha bırakılır kapına. Odana sığmaz olursun. Önce sen büyürsün. Sonra odan ve daha sonra evin. Telaşı sarar kapına bir sonraki gün, geleceklerin. Susar ve daha hızlı büyürsün. 

Asansöre sığmazlar vaktidir bu kez. Kapı zırıltılı şatafata bandırılmış hediyelere benzemez. Omzuna yüklenir, soluğundan alır.


Yığınların istifiyle yoğrulur, yorulursun. 

Daha çok yer, daha az zaman. 

Yenilerken kendini eksilir bulursun.


Ayrılık vaktidir bu kez.

Bunaltır içinin kalabalığı. O dem ki kalmaz yer koca odalarda çıkarırsın birer birer göz nuru eskilerini gelin evinden.

Ayrılırsın.

yüzüne hasretlik duvar fotoğraflarından,

sevdiğin ilk şarkıyı çalan pikaptan,

büyüsüne kapıldığın ilk saç kesiminden, 

adandığın davandan,

ezberindeki ilk nakarat ve çizgilerin kırmızısından ayrılırsın.


Kat kat zırh geçirirken omzuna, savaşın inandıramaz artık seni.

Fetihten önce ilkin senin surlarında açılan gediklerin haberini getirir şehrin ulakları.

Daha iyi duyarken kendini eksilir bulursun.


Gücünden değil savaşındandır eksilen.

Ele yüze bulaştırmaklar, yerini el etek çekmelere bırakır.

Yeltenmenin ağırlığı oyunbozan bir çocuğa dönüşür tahterevallinin öbür yakasında.


Desteden yarısını karmadan köşeye ayırırsın.

İnsanlardan,

ülkelerden,

talihlerden,

payına düşecek yanılgılar için.


Tekten az kalıncaya kadar eksilir ve peşine düşersin sustukça çoğalacakların.


Tahminlerden ve hayal kırıklıklarından çoktan soyutlanmış hissizlik tırpanıyla

otuzuna yetiştirme telaşında bulursun kırkının gömüsünü.