Sen böyle değildin. Bunun da farkındasın aslında. Hayat devam ettirdiği örüntülerini sana sunduğu bugünlerle bir sonraki adımı tahmin edemeyeceğini öğretti. Bugünler kader örüntüsünün, kimi zaman yarını kimi zaman dünüyse, önceki adımları içselleştirememiş olmak mı yordanamaz kılıyor bir gün bugün olacak geleceği?

Ellerinde gençliğin solup gitmiş. İçinde dayandırdığın temeller sağlam olmasa da, binaların yükseleceğine dair ufak umutların var. Bunlar bir kıyamet alameti mi? Sorgular susarken cevaplar aklının her yanına çarpan ve geri dönüp tekrarlar içeren kocaman bir aynılıktan ibaret. Canının sıkkın olduğu şeylere üzülmezdin önceden, bilirsin ya canını sıkmaya değer gelirdi o zamanki düşünceler.

Şimdilerde iyi olmak adına tüm çabaların, bu herkesin diline dolanabilecek umut yaftalarından biraz daha fazlası. Eksilmiş bir yaşama doymaya çalışmak gibi, hatta gün gelecek deyip inançlarına hesap soracak olmak gibi. 

Kendini kaybediyorsun ve ilk defa hiç bulamadığın bir zaman dilimindesin. Gel zaman git zaman böyle düşünceler yaşadın ama hiç böyle bir döneme adım atmamıştın. Kayıpların mı korkuttu seni? Potansiyel kayıpların mı yoksa? Yahut bu potansiyelin farkında olmak hiçbir kazancın olmadığı anlamına mı getirdi tüm gerçekleri? Neyi ararken neyi bulduğunu bilemediğin bir gün tekrardan o berrak zihne ulaşmış olman dileğiyle. Eski sen, eskiler ve eskiyen bir ben, sen...