Ne kadar da aynı değil mi

Büyümek ve genişlettim vakifiyeti

Oldum vecd oldum sarmalandım.

Hoş geldin ey pir gönül evime gir

Sana Hıdırellez'den bahsedeyim.

Dinle ve genişle...

Nedendir? Şemsin gülü,

Nedendir? Rumi’min bülbülü,

Bak deryaya ve toprağa çıktık yine

Ve hâra düştük yine döndük yine döndük yine

Bak Hızır’a ve İlyas’a, İlayşasa'ya, İlyada'ya İllum'a

Onlarda hâra düştü, içe döndüler, öze,

on bin yıl içinde döndüler söze

Yani sevgili cAN

Toprak da benim derya da ben

Gül de benim bülbül de ben

Yol da benim yolcu da ben

Kâm da benim Kâmil de ben

Ben her şeyinim her şeyin olan

Ateşe de benim nefes de ben

Çul da benim çulluk da ben

Gökyüzü de benim arş da ben

Hâtıra da benim hâtırat da ben

Ben ademim içinde koca bir yıldızı barındırAN

Dilek benim, benliğin dileğindeyim

Bir damla gözyaşında bin ışık yaşımdayım

Işık da benim güneş de ben

O ateş bildiğin ateş değil

O ateşten atlamak yürek ister Sami’nin oğlu.

Gömdüğün dileklerin değil nefsindir o gülün toprağına.

Güneşin değmediği, gece değildir,

Yüreğindeki gecedir

Onlar bilmezler Nuh'un nefesini

O bir dumandır içinde yanan

Tüter durur bir yüce volkan

çıkmaz ten duvarını parçalayan

Öyle gibi ölü gibi,

Coşar gibi def gibi

Biliyorum sonu gelmesin istiyorsun ama

Derin bir nefes al sorarsan illa

Bekler vuslatı ŞâhâNEY'i.