ne istiyorsun bu hayattan?

hayatından?


ne kadar gönüllüsün bu hayatı her şeyiyle yaşamaya?

gönüllü müsün?

istekli misin?

razı mısın?


kendinden razı mısın?

her hareketinden,

aldığın her karardan,

attığın her adımdan,

aldığın her nefesten,

alamadığın nefeslerden,

kesilen nefeslerinin ne kadar farkındasın?


ne acıtıyor canını,

ne susturuyor seni,

ne konuşturuyor?


nelerin üstünü örtüyorsun hala?

hala neyi görmezden geliyorsun?


bitiremediğin ne var?

aşamadığın,

bırakamadığın,

içinden çıkamadığın ne var?


ne içini sıkıyor hala?

ne daraltıyor seni?

ne engelliyor?


yetmedi mi artık?

yeter demedin mi hala?

bitmedi mi içindeki o kavga?


bir bitir bakalım artık.

bırak tuttuklarını, tutunduklarını,

geç bakalım içinden nereye çıkacaksın…


attığın her adım kendine,

aldığın her nefes kalbine,

bir bırak bakalım artık.


direnç gösterdiğin şeyler,

inkar ettiğin şeyler,

kabul etmediğin,

senden saymadığın her şey,

evet her şey bizimle alakalı.


bizden kaynaklı.

bizden çıkıyor,

bize giriyor.

hem de ne giriyor…


ne hizmet etmiyor sana artık.

hala ne canını yakıyor.


bir bırak bakalım artık.

bir adım geri at.

biraz uzaklaş ya da.

ki, kendine yaklaş…


“homo homini lupus”

kabaca “insan,insanın kurdudur”

yani yemesen mi artık biraz kendini?

bi salsan mı?


kafanın içindeki açık pencere ve sekmeleri biraz kapasan mı?

yeniden mi başlatsan bu hayatı?

yoksa uyutsan mı? uyusan mı?


kırmızı mı, mavi mi yani?


tercih senin.

her zaman senindi.

hep de senin olacak.


aşkla,

sevgiyle,

bırakarak,

uzaklaşarak,

yakınlaşarak,

inançla

birlikte,

ve bir’likle,

daima…


Altın Nükhet Açıkalp