Elbert

Bir gün bana veda etmeye bile korkacağını söyleselerdi inanmazdım. Bir gün senin bile beni eksik bırakacağını hiç ummazdım. Bu hayatın bana en güvendiğim yerden vurdugu tokatıydı. Birkaç ay sonunda aynı çatının altında olacağımızı düşlerken, simdi tek başıma yapacaklarımı sıralıyorum takvime. Ne garip! 4 hafta geçti korkak vedanın üzerinden. Endişelenme,

İyileşiyorum, hem de tahmin ettiğimden daha hızlı. Kalbimi durdurmayı başarabildim, aklım gönlümün önünde kocaman bir duvar dizeledi. Üstelik bir gün yeniden sevebileceğim birini, şimdiden biliyorum bunu. Üstelik beni sevmesi için çaba sarfetmeyeceğim birini. Benimle kendi başına bile düşler kurabilen birini. Birlikte bir hayat kurmayı tek başıma düşlemediğim birini...Senin gidişinle öfkem de bütün bedenimi terketti. Meğer öfkem senin beni yok sayışlarınla, beni duymayışınla büyümüş. Senin uyandığın anlarda kalan zamanına sıkışan benmiş öfkem. Ah ne kadar ihmal edilmişim, ne çok uğraş vermişim beni gör diye. Bu aşkta her iki rolü de üstlenmek ruhuma ağır gelmiş anlayacağın. Senin de söylediğin gibi artık savaşım bitti. Ancak korkma, ben affettim kendimi. Sarılıp kucakladım içimde bir köşede oturup durmadan ağlayan kızı. Beni yalnız bıraktığın anların hiçbirini unutmayacağım. Uçakta beni hüngür hüngür ağlatmanı,döndüğümde sanki sokakta kalakalmış çaresiz bir kız çocuğu gibi ağlatmanı unutmayacağım. Seni hep son sarılışımızdaki ağlayışınla hatırlayacağım. Öyle hatırlayayım ki ağlamana rağmen beni bıraktığını unutmayayım diye. Öyle hatırlayayım ki benim gözyaşımı gördüğün halde bana kıyıyor oluşunu unutmayayım. Unutmayacağım ki sana çıkacak tüm yollarim kapansın. Hoşçakal!