Sanırsam hoşgörümüzü kaybediyoruz. Gittikçe kılıç gibi keskin cümleler kuruyor, nereye gittiğini bilmeden ucu nereye dokunur düşünmeden yargılamaya çalışıyoruz. Ve bu durum kendimizin akıl, ruh ve gönül dünyası üzerinden bakıldığında pimi çekilmiş bir bomba gibi elimizde durmaktadır. Sadece yargılamadan ve etiketlemeden önce araştırma yapmalı eğer kendi akıl ve ruh menfezlerimiz yeteri kadar kuvvetli gelmiyorsa o konu hakkında uzman ancak bu uzmanın da tarafsız bir şekilde yaklaşacağından emin olmak kaydıyla danışılmalıdır. Yoksa ön yargılar evreninde nefes almaya çalışan, yaftalamaların gölgesinde barındırılan, etiketlenen birey olarak toplum içinde varlığı sürdürme eylemi gösterilir. 

Sonuç olarak kaybedilmiş yüce ve ulvi bir kavram var. Ve bunun yeniden kazanılması gerek. Bunun içinde hem ruh hem de akıl dünyamızın içinde bulunan putları yıkmalıyız! Aksi takdirde ne yaşamamızın ne de ölmemizin bir faydası olur.