Kelimeler, kelimeler ve insancıl kelimeler. Ne çok fark var oysaki değil mi? Zevklerimizi tamamlayan kelimeler, hislerimizi tercüman eden kelimeler... Ne çoklar oysaki değil mi? Bıraktığımız hisleri doğuran bir ana sevgisi gibi keskinler, evet, evet bıçaklardan bahsediyoruz; küpeli Hristiyan bıçaklarından, yükü hafiflemiş bir toplumun yıllardır hayal ettiği ama yokluğunu bir deve tırnağı kadar hissettiği liberalin eksikliği kadar keskin bıçaklar! Varlığını hiçbirimizin hissedemediği fakat derinlerinde bir güvercin yavrusunun açlığını tamamlayan düşünceler kadar bilinmezlik içindeyiz; bilemedimler, bilemeyişler ve bilmiyorumlar. Bu aralar duyduğum ve haz aldığım bilmiyorumlar... Neyse ki bildiğimiz tek şeyin önemli kısmı bilmiyor oluşumuzdu; hüsransel kınlar ve pervasız kırbaç.