Bir bitiş merasiminde bulduğum umut
çiçek
Açtı açacak ya da
Soldu solacak
Yollardan hangine vursam kendimi
Yine sonu sen olacak
Bir olacak
Notalar düşüyor
şavkından yediveren nâmelerin
Bülbüller şakıyor
Turnalar çifter uçuyor
Bir kedinin gölgesi dökülüyor
Yalnızlığı bile yalnız olmayan ruhumdan
Uysal mı vahşi mi
Miskin mi âşık mı
yorgun mu arsız mı
Edepsizin türküsü çalıyor
Fi’den gelen bir fa’da
Susturuyorum sesleri
En gizli mabedim konuşuyor
Dinliyorum
Bu bitiş bir umut karanlıkta
Kandiller yanıyor gözlerimde
Ne olacak bilmiyorum
Bakarak göremiyorum
Kandiller kalbimde
Yanıyor yakıyor
Kırıp geçiriyor bir vurgun gibi kulaklarımı deşiyor
Çığlıklar atıyorum ve bir köpeğin gölgesi
Kurda dönüşüyor
Benim hikayem biçare dediğim anıları
Sandığa koyuyorum
Zanlarımı koyduğum SAN-dıka
Sandıklara gark olanların sonu ateş
Yanmadan geçemediğin yollar kalleş dolu
Kalleş
Alıyorum elime bir keleş
kalleşler kardeşlerim olmuş
yürüyoruz bitişten sonrasına
Bu bitişte bir başkalık var
Gözlerim kapalı
Bıraktım kendimi çizgiden sonrasına
Sele kapılıyorum
Umudumu anlamasam da
Bildiğim bir şey var
Farklı
Bu bitişte bir tuhaflık var
Seziyorum
ve sızıyorum karanlıkta
El yordamıyla aradığım papatyalar
Yonca çıkıyor
dört yapraklı
Bittik diyor sevgili
Biz bittik
Kimdi bitiren bu cennetin koynunu
Kimdi koparıp çıkaran beni
derin hülyadan kimdi
baharı taze buldum derken
karların altında kış uykusuna yatıran beni?
Sevgili eski
Sevgili solmuş
Sevgili yorulmuş
Bağırmış da duyuramamış sesini
Bu bitişte bir hoşluk var
Buluyorum
Sonrası bana meçhul
Bir bilen var
Güveniyorum
Kelimeler pek arsız
Dile dökmek istersen terk ediyorlar seni
ve en olmadık zamanlarda çıkıyorlar
yerden biten ayrıklar gibi
Öyle başı boş geziyorlar
Aklımın zindanlarında bazen
Bir zindan ne kadar ederse
daracık sıkışmışlıkları
bu bitişten sonrasına akıyor
Sel olmuş
Sel olmuş gidiyor kelimeler
Sükûtta yorulmuş bekleyen düşler
Bu bitişte bir heyecan var
Sonunu bilmediğim kitaplar gibi
Ardını bilmediğim rüyalar
kaf dağından sonrası gibi
Bu bitişte bir aşk var
Başkası mümkün değilmiş
Öyle olması gerekmiş
Düğüm düğüm bir ipten kalan
iğneden geçmeyen divrikmiş
Bu bitiş yakıyor ya beni
Yanmadan mümkün müydü
diyeceğim bir gün gelecek
Umut fakirin ekmeği
yiyorum
Hem de nasıl yakıyor bir bilsen
Uyanıyorum şimdiki sabahlarımdaki gibi
Sen yanımdasın
Gün doğmamış
Tan atıyor eprimiş gecenin üstüne
alnım varıyor bahçemizin yeşiline
Güneşi beraber karşılıyoruz
An geliyor koyunlarına dönüyoruz birbirimizin
Hep sıcak hep orda hep güvenli
Anlıyoruz ve duyuyoruz birbirimizi
Şimdi zamanlarımız eş olmuş
Konuşmamıza gerek artık hiç yokmuş
Ağzımızdan çıkanlar hep boş laf
Dökülenler ancak gülmek için tuttuğumuz inciler
Aşkımızı sessizliğimizde saklıyoruz
En saklı kuytumuzda
Zamanlarımız eş şimdi
Biz değil
Hem de nasıl yakıyor ah!
Yanmadan sönemezdim diyeceğim gün
Söksün şafağın!
Gözüm ufukta
Bu bitişte bir var
Bir var...