alarak bekâretini bana teslim etmiş geceyi koynuma

takarak bir kürdanı dişleri arasına ruhumun

kırgın yüreğimin birbirine mıhlanmış dudaklarına

tutturarak ıslığını ulus’un

başkomser nevzat gibi değil

başkomiser behzat gibi

yürüdüm usulca

çünkü her aşk kendini yaşardı

kapanırdı çaldığım kapı sonunda

huzursuzluğunda beyoğlu’nun

yeni bir ben bulurdum

büyümüş, anlamış, yorgun*


musâ hiram duvarcıoğlu


*ezginin günlüğü