Karadelik yuttuğu kirazı avucuma bıraktı

O da sindiremedi

İçime nüfuz eden bu hevesten bitme kirazı.

Kırmızı da değildi üstelik.

Ben uzayı seviyordum

Varoluşa rağmen yok oluşu seviyordum.

Bu yaşımda

İçim bu haldeyken.

I believe in god

I believe in god's poetry

Bir kiraz düştü önüme

Bilmiyorum İsa'nın çarmıhı

Bu kiraz ağacından mı yapılma?

Ondan mı bu ızdırap Hıristiyanca.

Fakat bir gül süründü boynuma

Ben çarmıhta şarap sunarken

Bir gül aktı boynumdan şaraba

İşte böyle şaşırdı beklenti.

Bu kırılmış kaseye damıtılmış bir gül neyi gösteriyor?

Yekliğimi mi?

Bu koku nasıl şaraptan daha da sarhoş eder

Ve kim tutacak beni çarmıhtan, beklentim de gelmemiş üstelik.

Bildiği gördüğü her şeye yemin etmişti beklenti

Ama gelmedi.

Yeminlerin kefareti gerdi beni çarmıhtan evvel.

Haberi yoktu yere yükseldim.