nereye gitti o muhtelif martılar

mevsimlerden ayrılmayan

tek

şey -ve ay ve-

bu, zihnimde

içimde hâlâ bir tiyatro eseri

yüksek oktav, düşük oktanlı.

haykırıyor tüm salona rolü benliğini yaşıyormuş gibi

bir sanatçı

ve tüm gözler onun

üstünde

baş! rol!

ama hangisi... tiyatro?


belirsiz:

unutsa açılmayı kırmızı perdeler

izleyen farkına varmaz sanki

ve sessizlik bozulmaz,

ve oyun başlamaz

ve tiyatro

bu





değil mi? unutsa açılmayı kırmızı perdeler

yitip giden ilkyaz çiçekleri gibi

mevsimin geçtiğini fark etmeyen

orta direğin değişmez amcası

açlığını gizlerken başlatır sahneyi

başrol zaten

o


değil mi?


içimde muhtelif bir tiyatro

bu kez Mayerling mimarî

varlığı "ben! buradayım..." diyor

ancak sadece

kendi

kendine, sanki diğer varlıkları

sorgulayabilirmiş gibi.

sorgulayabilirmiş gibi

beyaz ayaklı o sahte güvercini.

beyaz ayaklı o sahte güvercini

hâlâ konmadı tiyatronun çatısına onun,

orta direk bekledi

ancak gerçek olanından

(amca değil)

filmciler delirmiş ve kurmuş kameraları

sanki haşhaşin kartalı

bekliyormuşçasına

heyecanlı ve

odak çatıya ayarlı -gözünki bile- ve olmayan

güvercine, konmadığı yeri izliyor herkes

konmayışı, olmayan çatıya

olmayan çatısı ve kendisi var olmayan

köşk tiyatroları

şayet

var ise eğer,

ve intihar ederse başrol,

köşkün ömrü biter idi,

içinde

de

dışında

da

sıfatsız

bir

tiyatro

ile.