3 yıl önce mutsuz bir insandım şimdi ise mutsuz muyum bunu bile bilmiyorum. Zaman akıp giderken avuçlarım içerisinden, yalnız gençliğimi düşünmekle meşgul olmak istediğim her an, yaşamaya dair incir çekirdeği doldurmayacak sorunlarla kendimi meşgul ediyorum. Karnım doyuyor, sağlıklı sayılırım ve beni sevdiğini düşündüğüm insanlar çevremde. Ancak, bir his var dört yanı duvarlarla çevrili, üzeri açık bir odadayım sanki. Duvar yüksek olmasa, arkasında ne var önemsemeden kaçıp çıkmak istiyorum. Lakin ne duvara tırmanacak mecalim var ne de arkasıyla ilgili en ufak bir hayalim. Geçip giden onca zaman, benden hislerimi aldı sanki. Çok büyük tepkiler veremeyerek başladığım bir sürecin, ne olursa olsun umursamayan çocuğu oldum.Bu bir geçiş dönemi mi? Yoksa bataklığa doğru inen bedenimin uzuvları gömüldü, yalnızca hala nefes alıyorum diye yaşıyor muyum? Bu ikilem tüm dünyamı sardı.Mutsuzluk çemberini kırmayı bekleyeceğim. Soğuk ve sessiz bir mağrada, kimsesiz ve yalnız geçen bir kaç sene sonunda, dünyayı terk etmek isteyen bir bedene hapsolmuş ruhum artık. Görüyorum, yol uzun ama ne bacaklarımda derman ne de içimde heyecanım kaldı. Gidiyorum diyip gidemediğim yerler, bırakıyorum diyip bırakamadığım işler ve sonsuz döngüye girmiş rutin hayatım. Sıkıldım artık anlıyor musun?