Tanrı'm hatırlıyor musun ben bazı şarkılara nasıl içlenirdim. Tanrı'm ben bir zamanlar nasıl içliydim. İçim acıyordu, içim paramparça, bölük pörçüktü. Tanrı'm ben öyle tane tane nasıl yaşadım? Ben öyle ezilirken ruhum, nasıl durdum dimdik. Kimsenin omzunda bir solukluk dinlenmeden, kimseye benim içimde nasıl derin bir oyuk açılıyor biliyor musun demeden. Kimsesizken Tanrı'm hatırlıyor musun, ben kimsesizdim. Ve kimsemin olmaması tercihimdi benim. Her şeyim olsun istediğim insan hiçbir şeyim olmayı beceremediğinde ben nasıl kendimi bile istemedim yanımda. Ve kürek kürek oydum ruhumu. Tanrı'm ben nasıl yumruklarımı sıka sıka ağlardım bazı şarkılara hatırlıyor musun? Ben içimdeki oyuğu on beş kez dolduracak kadar çok ağladım. O oyuk hiç dolmadı, hiç dinmedi sızısı. Ben kendi canımı nasıl yaktım Tanrı'm. Ben içimi nasıl yaktım ve karşısına oturup yangınımın hiçliğe varışını izledim. Ben bu gece hatırladım Tanrı'm. Hangi yangınlardan çıktığımı, hangi şarkılarda ağladığımı ve nasıl içli bir kadın olduğumu… Ben bu gece hangi hiçliklerden çıkıp kendi oyuğumu kendimle nasıl yama ettiğimi hatırladım.