Size bir sesten bahsedeceğim. Ama bu, dışarıdan gelen bir ses değil, içimizde duyduğumuz bir ses. Fısıldayan, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söyleyen. Ne zaman ayrılmam gerektiğini, nereye gitmem gerektiğini belirten. Shakespeare gibi değil, unutulmaz mısralarla konuşmaz, ama iç sesim her zaman dürüsttür. Gerçek arkadaşlarımı tanıtır, ne zaman evet, ne zaman hayır demem gerektiğini, yanımdaki kişinin hayatımı paylaşacağım kişi olup olmadığını. Bazen çok nettir: Git! Kal! Doğru! Yanlış! Bazen sadece fısıldar; gürültülü dünyada kaybolmasına izin verme. Çünkü sonunda, kimse senin için doğruyu bilemez. Her zaman iç sesine güven. Herkesin bir tane var, ama çok azı dinler.