Kendimi bildim bileli hiç susmadı… Her yaşta onunla beraber ağlayacak milyon nedenler bulabilme gücüne sahibim sanırım. Gülünen her konuda, gözün pınarındaki o şeffaf tuzlu sıvı, burnun direğinde o ince ama acı sızlama hazır kıta halde. Geldik gidiyoruzun peşine hiç düşemedim mesela. Gülmelerim, başarılarım, keyifli anlarım koca bir tesadüf olabilirdi ancak. Acılar, başarısızlıklar, gözyaşları mı peki? Dibine kadar tek hak ediliş… Bu dünyada bir misyonum, bir motivasyonum olabileceği düşüncesi nisan yağmurlarını taşıyan bulutlar gibi olur. Saçmalama! Sen kimsin ki?
Sahi, ben kimim bilmiyorum. 37 yılın beni duygudan duyguya fırlattığı, bazen ümitli ama çokça aciz, hayır demeyi geldiği coğrafyadan ar edinmiş, birçok başarısızlığın hikayesini kaleme almış… Ah diyorum… Bir geri sar tuşu olsa da, gitsem özüm olan çocukluğuma. "Kızım kendine gel! Bu yalan dünyanın içinde kaybolma! Aynada gördüğün suretin içine git! Gör içindeki seni. Gör içindeki esas alemi!" Kim bilir, bir gün belki…