Ağır bu kaldıramıyorum. Koymaya çalıştığım bir şeylerin yerine ağırlığı daha da artar bir şekilde kendimi hafifletemiyorum. Bir boşluk bulup bahçeye dalsam diyorum korkuluklarla kuşatılmış eve dönemiyorum. Ev mi yanmış, evi mi yakmışlar, ben mi atmışım ateşleri, başkası mı gelip tutuşturmuş ne karar verebiliyorum ne de bunu bilebiliyorum. 

İçim Orta Doğu kadar karışık. İçimde bir at çatlamış. Vakti gelen atı da vurmuşlar, beni unutmuşlar. Bir yerlerde bir şekilde kalmışım. Ne gün değişiyor ne de bir fırtına esiyor ağaçları kökünden söküp atacak. Öylece tahta bir bavulun içinde çürüyoruz. 

Oysa ekebilsem çiçeklerimi abad olacak tüm dünya. Bütün yorulmuşluklar unutulacak. Kainat müjdesini verecek. Geride kalacak her şey…