27 insan yılı yaşında tükendim.

Henüz 29 değilim! Aklıma sık sık Nilgün Marmara geliyor, bir de 27 yaşında oluşum ve bir gün 29 yaşında olacağım. Henüz hayalini kurduğum o kitabı yazamadım. Aslında bir hikayem her zaman vardı fakat binlerce kelimenin ve düşün içinde boğulup gitmekten yazdıklarım dışarıdan yabancı komşu ülkeler gibiydiler. Birbirine yakın fakat tamamen farklı.

Daha yalın anlatmalıydım, aslında dileğim hep sorgu gerekliliği hali yaratmaktı.

Fakat sanırım anladım! Korkuyorlardı derine inmekten, kendilerine bakmaktan, görmekten ve kabul etmekten korkuyorlardı.

Bunun seçim olduğu yanılgısına düşecekler elbet. Korkunun esiri olduklarını kabul etmek kolay olmasa gerek.

27 insan yılı yaşındayım, ben de korkuyorum! Hala bilmediğim ve deneyimlemediğim bir sürü şey var. En kötü tarafı ise insan ömrü, evrendeki bütün bilgiyi keşfedecek ve deneyimleyecek kadar uzun değil. Bilgiye ve öğrenmeye olan açlığım geçen zamanla artıyor; hepsini anlayacak, öğrenecek zamanım yok. Öyleyse ben öğrenmeyi bilmeliyim, her an her olayda yeni bir şey görebilirim. Dikkatli bakmalıyım! Yeniden, her yönünden. En baştan, baştan başlamalıyım; bir daha bakmalı ve başka yollar bulmalıyım. öğrenmenin ve bilginin hazzı, tutku, yaşamaya ve dünyaya duyduğum derin tutku.

Çözülmeyi bekleyen milyonlarca gizem, kim bilir daha beynimde sağa sola savrulmayan kaç düş var? kaç farklı açı? Düşünmenin, sormanın, bakmanın, anlamaya çalışmanın, bazen anlayamamanın, yanılmanın, yorulmanın ve tekrar denemenin hazzını nasıl anlatabilirim? Tutkulu bir seks gibi fakat dokunmadan, beynimden ve ruhumdan her yere sızan, yalın bir arzu tatmini pek mümkün olmayan.

Yeniden başlamalıyım, bildiklerimi unutma cesareti göstermeli, orta yerinden dalmalıyım hayatın. Yaşamın sancısı ve tutkusu arasında ezilmeyi bırakı dans etmeliyim.

Olmaz, olamaz! Ben; vazgeçmek için fazla meraklı, fazla tutkulu, fazla bağlıyım bu sihrin her zerresine. Sonunu göremeyecek olmak ne acı, tamamını asla kavrayamayacağını bilmek.

Öyle görünüyor ki 27 yaşındayım, 29 olacağım bir gün. Nilgün Marmara'yı anımsayacağım.

Sonra onu da alacağım göğüs kafesi dünyama, birlikte 40 olacağız belki, şanslıysak hatta 50, belki de iyice yoldan çıkacağız ve 100 olacağız. Sonra kelimelerin arasına gizleneceğiz, varlığımızı sonsuza taşıyacak satırların arasında mutlu mesut yaşayacağız.

Aynı tutkuyla yaşayanlara fısıldayacak, çoğalarak hep ileri gideceğiz.

Size ruhumu bırakıyorum! Bir salıncak gibi kullanın onu. Yıllar geçtikçe büyüme ağrılarınız ayyuka çıkacak. Sallanmayı, sırt üstü yatmayı, vazgeçmeden dinlenmeyi sakın unutmayın. Yaşamın tutkusunu asla kaybetmeyin, yolunu kaybetmenin bir yol olduğunu asla unutmayın.

Öpücükler…