Dallarımdan başlayıp köklerime inen bir ateşle mücadele ederken senin bir damla suyuna muhtaç olarak bekledim. 

Benim prangalarım, beklemeye başladığım an sardı bileklerimi, senin bana hiç değmeyen kollarına inat. 

Bu sızlanışların tekmesini karnımda hissetmiştim fakat hayata tutunamayan bu parçama gebe olduğumu bilmiyordum. Kendi yok oluşumu, kendimi doğurarak yarattım ben. 

Sen de benim kor alevlerle içten dışa yanışımı izlerken, küllerimden doğmamı ve iyileşmemi umdun. Tıpkı benim bekleyişim gibi, hiç gerçekleşmeyecek bir ihtimale hayatını adadın. Bir gün yalnız kaldığında anımsa: “bana tüm çıplaklığı ile inan birini, inanmışlığıyla sınadım.“