Ah tutabilsem bi ellerinden

şu yalan denen illetin,

anlatmak için çırpınırken boğsam

elimde can verse cennetin.


Benim giyotin olurdu her gecem

düşünceler kesilirdi tam başladığı yerden

zaman geçtikçe anladım,

neden susmaz bu düşler.


Şimdi başladığım yerdeyim

hep aynı yerde denk geliyorum geçmişe

Tanrı biliyor sevdiğim günahları,

sevap biçtim kendime


kurtarmıyor artık,

yalancı politikalarını kendine sakla dünya

senden daha da kül yutmam dünyada!

Şimdi anlat istersen,

en gürültülüsünden sessizlikler ısmarladım sana

şeytan misali vesvelerin var senin aşklarıma

mutluluğu da sen günah bildin bana.


Geçmişe prangalar yırttım

sabaha selam verdim

güneşi sevdiğimden sözüm geçmezdi

geceyi kendim bildiğimden nefretimle beklerdim .


Neyi aradıysam hep özlediğimden

bulamadım bir çare ben buna...


Anlayamadım,

anlatamadım

küçük bir çocuğun resim diye karalaması gibi düz beyaz bir kağıda,

benim ifade şeklim!


Kelimeler bitince sustum,

sustuğumdan beri eski komodin gibi gözüne ilişilmemiş kimsenin.

İçim yanmıyor, yangınlar var artık

kusa kusa anlattım derdimi anlamadınız.


İçimde ki bahçeyi siz mi öldürdünüz?

saman alevleri attım dilimden de

siz kaç heceyi boş yere böldünüz.

Kinimi öldüremezsiniz

ancak ben istemezsem

inadım aşılmaz bir sur gibidir

sen aş da gel


tutulmayacak sözler verilmişti

şimdi inanmaya çok uzağım!