Bugün kısa ve anlamlı cümlelerden ziyade uzun uzun yazacağım.
Kalemin mürekkebi benim yerime ağlayacak, sayfalar sorumlulukları benim yerime taşıyacak.
Öyle bir haykıracağım ki, sen okurken sızlanacaksın.
Ruhun acıyacak.
Çünkü sana seni anlatacağım...
Biliyorum ki farklı değiliz.
Biliyorum ki bir hikayeye sahipsin, yıkılsan da kaçamadığın.
Kalabalıklar içinde, yalnızlığı severek kucaklamışsın.
Biliyorum bu senin seçimin ve bilgin olsun yalnız değilsin.
Durağan bir yaşamın, kanlı gölgesinden yazıyorum.
Bir nefes uğruna, değmez yüreklerle boğuşuyorum.
Bir kavganın içindeyim, samimi mücadelem.
Ancak öyle ki, gerçek değil hiçbir neden.
Anlatsam, önemi yok.
Bağırsam, duyanım yok.
Herkes kendi âleminde, kendiyle mutlu.
Ben mutsuz olduklarıma, gülümsemekle sorumlu.
Halimin, hatrımın sorgusu var mı unuttum.
Sessiz bir gürültüyle, küçücükken yoğruldum.
Yaşıma büyük kaldı beynim.
Ağrıyan başımı taşımaktan yoruldum.
Ufak bir gülüşe dünyamdı paspas,
Şimdi her tebessüm, sahte bir kumpas,
Sevdiklerim, keşke ben gibi sevseydi,
Gelir geçer hayatta, hepsi çok çirkindi.
Öyle bir yazı ki bu yazmaya doyamam.
Bilirim okuyan kişi, sende de var bu evham.
İlk olmayan satırların, sonu elbet gelir.
Belki ben gittiğimde, yazdıklarım dillenir...