Keşke sana gönderebileceğim bir mektup olsaydı bu. Zarfı açmanı beklerken birlikte dinlediğimiz ilk şarkıyı mırıldansaydım. Oysa okuyup okumayacağını bile bilmediğim cümlelerimden ibaret olacak her şey. Yüzüne bakıp söyleyemediklerim kalbimdeki görevini tamamlasın diye yazacağım. Eminim anlamışsındır. Çünkü sen hissederdin canımın ne kadar yandığını. Daha çok anımız olsun diye neler yapmazdım ki sevgilim. Birlikte geçirdiğimiz anılardan ibaret olsaydı keşke hayatımız. “Siz mahvedersiniz ben devamını getiririm.” derdim hep. Artık devamını getirmek istemiyorum. Bir sabah uyandığımda artık eskisi kadar üzülmek istemiyorum. Hayatın diyalektik olduğuna inanırım ben. Tıpkı senin inandığın gibi, aynı yerden ve aynı bakışla ama aynı cesaretle değil sanırım. Öyle olmasaydı sana sarılarak ağlamak istediğim onlarca gecem olmazdı değil mi? Cevap veremezsin biliyorum çünkü cevap verebileceğin bir yer bırakmadım hayatımda sevgilim. Her gün kalbimi yeniden sökmek zorunda kaldım. Gücünü öfkesinden alarak yaşayan bir bedenken, öfkesiyle kalbini paramparça eden birine evrildim. İşte tam bu yüzden ben seni sadece kendim için affedebilirim sevgilim. Hayata devam edebilmek için.