"Dediklerinizi can kulağıyla dinledim ama size bir şey sormak istiyorum müsaadenizle Bay Yakoslav." 

"Sizi dinliyorum Nikola Sokolov." dedi ve dikkatini Sokolov'a verdi. 

"Burjuva sınıfında olmanıza rağmen biz ezilenler gibi davranmanızı anlamlandıramıyorum. Adınız sadece olduğunuz sınıfın değil kralların da ağzındadır. Ama siz bu üne sahip değilmiş gibi bir palto ve çizme ile yaşamınıza devam ediyor, istemeyeceğiniz kadar at arabasıyla gezinti yapabilecekken yürümeyi tercih ediyorsunuz. Bay Yakoslav, alt sınıftanmış gibi davranmanızın sebebi bizleri eğlence unsuru olarak görmeniz midir?

Ufak bir tebessüm etti ve cevap verdi: "Tam tersi, kendimi sizlerden biri olarak gördüğüm için davranıyorum Bay Nikola." 

"Neden Bay Yakoslav?" 

"Sizin gözünüzde bizler zengin doğup zengin ölen ve alt sınıfın hayallerini, hedeflerini bir gayret göstermeden günlük rutin olarak tekrarlayan şanslı insanlarız. Belirtmek isterim ki bizler de kendi içimizde ayrılıyoruz. Birçoğu olduğu sınıfa gelebilmek için dalkavukça davranışlarda bulunmuştur. Ve yine birçoğu türlü türlü hırsızlıklarla olduğu konuma gelmiştir. Ve az bir kısım ise alt sınıfın bir parçası olup zorluklara göğüs gererek, mücadele ederek bulunduğu konuma gelme hakkına sahip olmuştur. Kısacası sizin bulunduğunuz yerden geliyorum Nikola. Ve ben doğru bir zamanda, doğru bir yerde, doğru hamleyi yaptığım için bu sözlerinizi hak etmiyorum." dedi ve yalan söylediğini düşünmemesi için Bay Nikola'nın gözlerinin içine bakarak bekledi. 

Alt sınıfta olan insanlar türlü kötülükle, açlıkla ve ihanetle karşılaştıkları için Tanrı'ya olan güvenleri bile kalmamıştı. Çünkü Tanrı'nın onları ezilenler kısmında yarattığı herkes tarafından kabul görmüş bir düşünceydi ve bunun farkında olan Yakoslav istifini hiç bozmadan gelecek bir sonraki soruyu bekliyordu. 

"Dediklerinizi şatafatlı balolarınızda hanımefendilere veya beyefendilere anlatırsanız gözyaşlarını tutamayıp Tanrı'ya dua edeceklerdir. Lakin o duaların içinde yine bizler olmayacaktık. Bizlere doğrultmuş olduğunuz bıçağı böğrümüze sokmanıza gerek yok çünkü içinde akacak bir sıvı olmadığına sizi temin ederim Bay Yakoslav. Tekrardan söylüyorum karşımda göstermiş olduğunuz duruşunuzu bizler tefecilerden kaçabilmek için gösteriyoruz. Değersiz görmenize ve bizimle daha fazla eğlenmenize izin veremeyeceğim, lütfen gidin Bay Yakoslav yoksa burada sizi derdest edip göndermek için can atan, birçok ezilen var."

Yakoslav korkudan hemen ayağa kalkıp hızlıca yürümeye başladı, sokağın sonundaki at arabasına binip üstünü değiştirdi ve son kez geldiği yola bakarak içinden: "Ahmaklar! Siz kim oluyorsunuz da benimle böyle konuşabiliyorsunuz." diyerek söylenmeye devam etti. 

Arabacı, ata kamçısını vurarak yola koyuldu.