Senle ortak bir yalnızlığımız vardı.
Öyle iyi anlıyorduk ki konuşmaktan çekinerek içten içe... Konuşmayı zaten beceremiyorduk. Ne kadar konuşsak o kadar yetmiyordu ki anlatmaya.
Ve insanlar... Onlar susturmuştu bizi uzun zaman önce. Biz birbirimizin yanında konuşmadan varolduk.
Ve Yalnızlık paylaşılır oldu. İçimizde varolan karanlık sonsuz Yalnızlık tahammül edilebilir oldu.
Sonrasında senle birlikte sanki gizli yine sessiz bir anlaşma yapmış gibi bizi susturan ne varsa birlikteyken aslında onları protesto ettiğimizi farketmeye başladım içten içe.
İnsanlar konuştukça biz susuyorduk birlikte,
Onlar ne kadar sahtekarsa biz o kadar dürüst ve gerçektik.
Bizi susturanların aksine biz bu dünyada herkese ve herşeye senle birlikte gülüyor, senle birlikte sarhoş oluyor dans edip saatlerce tüm bu şiirsizliğe karşı senle şiirler okuyup şarkılar söylüyorduk. Yarım kalmış tiyatro hayallerimizi bile hatırlayıp birbirimize tek kişilik dev gösteriler yaptık.
Bizi susturan herkes unutmuşken birbirini hissetmeyi... Biz birbirimizi hissettik hep. Birimizin gülümseyişinde yada diğerimizin dalıp gitmesinde... Birbirimize söylemeden, sessizce hissettik. Sen bazen kendi içinde sanki en savunmasız yerleri anımsamış gibi sessizce sokuluverirdin bana..en çok öyle zamanlarda sustuk senle. Ne konuşabilirdik zaten? İnsanların şiirsizliği bizim hissettiklerimize ve bize yetmedi hiç.
Öyle zamanlarda seni boğan, gözlerinden gülümsemenden kirpiklerini düşürüşünden sessiz çığlıklarla taşan ne varsa saçlarını okşadığımda biraz sakinleşiyordu.
O anlar en samimi olduğumuz anlardı. İçimizdeki o kocaman hiçliğin bize verdiği kaybolmuşluk hissi en çok o zamanlar kayboluyordu sanırım.
Böyle geçen zamanlarda şairin de sorduğu gibi kendime sordum hep; 'Biz neredeyiz?' Sen ve ben birlikte neredeydik?
Tüm dünyadan ayrı; birlikte bir başkaldırının, birlikte özgürlüşmenin olduğu tüm hissizleşmeye şiirsizliğe inat şiirin varolduğu bir yerdeydik elbette...
Önce boynunu eğerek, omuzlarını düşürerek kollarını bana doğru aniden açman yada başını sessizce kucağıma koyman.. O anlarda öyle hassas ve savunmasız görünüyor sun ki bu kısa süreli teslim olduğun anlarda bir bebeği kucaklamaya özen gösterr gibi sarıp sarmalıyorum seni.. İncitmekten öyle korkarak. Farkında olmadığın yada kabullenmedgn ihtiyaç duydugun sevgiyi o kısa anlarda sana tüm kalbimle veriyorum sessizce beklentisiz ve duvarlarına çarpmamak için çekinerek.
Tüm bunları hissedebilmemiz belki beklentisiz oldugumuzdandı. Özgürdük. Beklentimiz yoktu. Ağlamalarımız da gülmelerimiz de bana aniden sarılman, saçlarını okşamam ruhumuza tüm dokunuşlarımız ve tüm sevişmelerimiz gerçekti.
Öyle geceler, öyle gündüzler , öyle zamanlardı.
Ama yine de şimdilik, birbirimize teslim olamayacak kadar yorgun ve yaralıydık.
Ve bu sebepten olacak yine de şimdilik
Hiçbir şey susturamazdı içimizdeki yalnızlığı...