Dağların uğultusu gecenin koynuna bir yılan gibi sokulurken ellerimdeki sigarayı soğuktan morarmış dudaklarıma götürüp tüttürerek içiyorum. Zamandan ve mekandan bağımsız bir ruh alemi içindeyim. Beynimde saniyede 10 milyon düşünce birbiri ile yer değiştiriyor. Kendimi ve uzaktaki kedimi özlüyorum. Uzun zamandır kimseyle konuşmamış olmanın verdiği doluluk ile bir kağıt ve bir kaleme sarılmak istiyorum ama parmaklarım dünden kalma yaralarının acısından kanamaya başladığı için yazamayıp düşünüyorum. Yorgunum ve uzun süredir ilk kez bu durum fiziksel bir yorgunluk, beni mutlu eden bir yorgunluk... Yaşamak denilen bu kokuşmuş şeye (Adı her ne ise koyamadım henüz.) alıştım artık. Umut ediyorum ve umutsuz olan dostlarıma geleceğin iyi olacağına dair hayaller satıyorum. Zamanla çok iyi bir yalancı oldum veya söylediği şeylere kendi de inanan bir şizofren. Bilmiyorum. Bilmediğim ne çok şey olduğunu biliyorum ama neler olacak bilmiyorum. Kağıda yazmış olsam bu satırları yakardım elbet ve Agit arkamdan küfrederdi. Gerçi yüzüme de ediyor ama yakardım yine de. Bu defa yakamadığım için saklıyorum. Biraz yürüyeceğim, üşüyeceğim, bir sigara daha içip sonra işeyeceğim. Bir günü daha böyle bitireceğim ve yeni doğan güne doğru uyanıp tüm insanlara şunu diyeceğim. Hepinizi sikeyim.