İnsani ve şehvani duygular veren her şeyden sıkıldım.

Sen ki en güzel vakitlerimde tenime değen rüzgarsın...

Ama ben rüzgardan da sıkıldım. Sahi, güneş nerede?

Söyle, bunlardan hiçbirini anlamayan birine ne söylenir?


Beslediğim garip, şişman, çirkin bir yaratık hislerim,

Zamandan ve mekandan öte bir yerlere saklanmış,

Bulamadığım hislerimle dolu bir eksiklik duygusu,

Gözlerimi açtığımda tüm sıfatlarından aklanmış.


Tinsel varlığım, içimde gizlenmiş bir canavar gibi,

Aynaya her baktığımda bu canavarla yüz yüze gelmek,

Elimi kalbine sokup çıkarmak istiyorum gövdesinden,

Kaburgasında saklanan, kurtlanmış ve irinli kalbini.


Yolun başındaki çınarlara ibretlik olarak asmayalım,

Kalbinden ayrılmış, soğuk, buruşuk uzun bedenini,

Aynaya bakıp çıkarıyor eskimiş deri çeketini,

Gevrek gevrek bakıyor suratımın içinde sırıtarak.


Yıllardır bu çelişkinin içinde saklı yetersizlik hissi,

Aklım kaçıyor yerinden, zaaflarım içinde saklanıyorum,

Zaaflarında anlam aramak, aslında yetersizliğin ta kendisi,

Fotoğrafçının objektifi içsel bir yetersizlik ezgisi.


Aklının bezden odalarına sessizlik çökerken,

Ellerinin arasında, çırpınışları sökülmek istiyor,

Garip bir ölüm hazzını kavrıyor uzayan bedeni,

Sen ki en güzel duygularımda yetersizlik sebebi.