Gariptir, yitirilecek pek çok şeyin kabullenişini sağlama almak. Öncesinden kendini belli eder de bir sonrakine yetişemez insan, hâliyle. Sonra bir bakar ki nerede, nasıl, niçin ve ne yaptığını bilemez. Üstelik bu, dur durak bilmeden, art arda düzensiz nefeslerle ayakta kalabilmenin belli belirsiz direnişidir. Belki de her şey başlı başına bir muammadır da tüm yitirilenlerin ardından bakmak sadece yanılsama kalır.

An gelir, insan kendinden yitip gider de bir başkasının yitirilişini çözemez, dili lal olur, yüreği taşlaşır. Eli ayağı birbirine dolanıp egoist yanı ortaya çıkmıştır artık. Kendisine ben dilinin hâkim olduğu bir anlayışı benimsetmekten geriye kalan her zerresiyle yine kanlı canlı kendisidir. Kesinleşmiştir hiçbir zaman kendini görmekten geriye çekilmeyeceği ve bir şeylerin farkına varması artık gecikmiştir. Çünkü göremediği şeylerin etkisinden çıkamayıp sinesine çekildiği o dünyanın gizil yanıdır insan.

Gün gelir, gizemini artırdıkça süklüm püklüm dışarı atılır fanusun içinden. Birden etrafı kalabalıklaşan benliği bocalayıp sendeleyince neye uğradığını anlamaz. Anlatmaz da... Bir süre önce nasıl yitirdiyse kendini, bu kez içine içine konuşmaktan daha çok sessizleşir. Konuşmak şöyle dursun, iç sesini bile bir süre sonra tanıyamayacak hâle gelir. Varoluş kaygısı ipin ucunu kaçırır ve insanların kendilerine dert bildiklerine yabancı kalmaktan anlam veremez, vereceği anlamlardan da uzak düşer.

Nihayet zamanı gelince anlamsızlaşan, muammaya dönüşen meselenin derinlerine indikçe kendine kapılmak değildir artık sorun. İnsanlar, peşine takılıp gideceği bir kafile olmaktan çıkmış, girdabın içinde dönmekten kendi kuyruğunu yiyen bir yılana dönüşmüştür. Vaziyet böyle olunca ne yapacağını bilemeyip kendince panikler.

Zamanla baktıkça doğrunun nerede olduğunu irdeleyen, yanlışı kabullenmekten öte ardı sıra gidip düzeltmenin derdine düşen bir yöntemin keşfine merak duymaya başlar. Ve bir gün, elbette vakti gelince her şeyin sonunda, yolun bitiminde olduğunun farkına varacaktır. Atacağı pek çok adım nafileden başka bir şeye dönüşmeyecektir. Belki de özünde düzeltmek değil, kendi yolunun gidişatını örecek taşları önceden kestirip toplamak olmalıydı keşfinin nihai amacı. Her ne kadar yitirilmiş beninin zincirinde tutsak kalsa da bu onun kabullenmesi gereken yazgısının başlangıcıydı.