Soğuk vücudumu acıtıyor. Parmaklarım belki bu yüzden bu kadar işlevsiz. Buzullardan gelip gözlerimin içine giren cehennem kar taneleri ve ağlayan atlı karıncalar. Yaşımın ağlayan yüzleri. Kalıplaşmış gözlerimin içinde eriyen kar tanelerinin tadı var dilimde. Yutkunuyorum, susuzluk böyle bir şey; cehennemi içmek gibi. Titreyen ayaklarımı oynatamaz hâlde, tüm istediğim lunaparkın bilinmeyen yüzünde kaybolmak. Bir bakımdan bazı hayati kısımlarım felç, bazı coğrafyalarda soğuktan ötesi yok. Cennetin bulutlarından düşen, cehenneme ait kar taneleri...

Belki son umut.

Son olmasını dilediğim ilk günah.

Ve kötü olduğunu reddettiğim ziyanlarım.


Sorguya çekilen korkak yanımı reddedişim gözlerimden akıyor. Çocuğunu terk etmiş bir anne gibi hissettiriyor bu duygu. Lunaparkta terk etmiş bir anne gibi... Soğuk böylesine keskin, dönme dolaplar öylesine ürkütücü, renkler böylesine soluk. Büyülü aynalardan; hiç de büyülü olmayan bir dünyayı seyrediyorum. Boğazıma kaçan bir kar tanesi yakıyor soluğumu, nefesimi kanatıyor. İçimden çıkmaya çalışan kelebekler zehirleniyor kanatlarından.


Bir kereden bir şey olmaz diyerek başladığım, sonu gelmeyen susuzluğum. Sanki hiç evim olmamış gibi, en son bıraktığımda bahar olan saçlarım, kasırgaların en acımasız köşelerine bağlanmış.

Belki son umut.

Son olmasından korktuğum ilk bahar.

Ve hiçbir zaman anlam veremediğim gereğinden fazla korkularım.

Ezilişini izlediğim kötü yanlarım, gözlerime yağan kar tanelerinde canlanıyor yeniden. Çocuğunu özleyen bir anne gibi hissettiriyor bu duygu. Geldiğinde lunaparkın yerle bir olduğunu gören bir anne gibi...


Çıplaklığım cezbediyor rüzgarı, tenimde dolaşıyor umutsuzca. Tadına bakıp bağımlısı olduğum cesaretlerimden, denizlerin en derini için soyunurken duyduğum tek ses, arafın anlamsız melodileri. Bir saat kulesinde idama mahkum edilmiş suçlu gibi. Saniyelerin ritmi kalp atışlarımla yarışıyor. Geçen her bir dakikada ayaklarımın altından biraz daha kayıyor tabure.

Gözlerini kapatıyorsun ama merak da ediyorsun.

Sadece son bir umut, bünyemi savaştırdığım soğuk ve yuttuğum cehennem taneleri.

Son olmasını dilediğim ilk donma,

Ve bir daha çözünemeyecek olan gözler.

Tanrı'nın terk ettiği lunaparkta,

İlk olmasını dilediğim, son yetim nefes...