Başımı alıp gitsem neye yarar 

İçimde ölenleri diriltemeden

Dünya üstüme üstüme gelirken

Şimdi vurulmak cesaret istemeyen bir neden



Onları bir türlü sevemedim

İçimde verdiğim savaşlarsa

Kaçtığım kuytularda barış isterlerken buldum



Bağrıma bastığım güller 

Dikeniyle eritti bitirdi beni

Sana ve sizlere hiç el değmemiş dünyalar getirsem 

Yine de ruhumda ters gidecek bir şeyler var


Gözlerinin içindeki cehennemim

Anlasam bahtiyardım.

Bir insanoğlu vuku edişi her varlığa

Sırtımdan indiremediğim hançerler

Mezarımda vefalı bekçiydiler.


Arayanlara selam olsun

Ben yolumu bir seraba hiç ettim.

Akşam olur gündüz olur günler

Bense kıyametin nefesinde toz olmuşum


Yaradana sığındığım gece

Ter ve kanla uyandı bütün günahlarım.

Gördüklerim şeytanın kanlı sofrası

Tutunduğum dallar her yaşımın hüsranlığı


Aşk denen zillete

Ne ad koysam dilsiz kaldım.

Sarmaşıklar sıkmış bedenimi gaddar busesiyle 

İşte cennete zamansız bir bahane


Azizler zihnimin içinde bir tencere

İçinde yaktım, içinde yandım her gece

Bulsam beni arayanı

Sussam, sussak her donmuş saniyelerde


Dostlarım uçurumun kenarında bir korkuluk

Rüzgar ne kadar yakın, toprak nasıl da zayıf?

Yaşamak denen kısa bir çocuklukmuş.

Karanlığa uyanıyor sonunda her soluk


Sokaklar, caddeler uyuyan bir canavar

İçimde sırat köprüsü

Kulağımda idam sesler.

Ne yana baksam kör olmayı dilerken

Hangi sonlunun bedduasıydı bu?


Annenin koynunda şevkatli bir kelebektin

Şimdi ağır ve kasvetli fırtınalara esirsin

Dünya saatlerin içinde akrep ve yelkovanken

Ölüm bu kadar gerçek olamazdı zaten


Bağrımda zil gibi çalan şu hayatın esamesi

Kuşlar kadar heyecanlı, ölüm kadar vakitsiz

Değmesinler bahçelerime 

Orada son bulmadı daha her şey