Günaydın dünya ne harika uyandık yine di mi(!) Bugün de bitmek üzere daha başlamadan. Rüzgar cılız sesiyle sanki bana bunu söylemeye çalışıyor. Birkaç karga aralarında didişiyor. Ben sadece biliyorum. Hareket etmek istediğimde hareketsizlikle bütünleşiyorum. Kafam kavgalarla dolu, bedenim nerede? Olmadığım savaşlardan kaçmaya çalışıyorum. Göremediğim bir ele tutunuyorum, var olma ihtimaliyle bütünleşiyorum. Susuyorum ama sustukça daha çok konuşuyorum. Merhaba! Benden başka kimse var mı orada? Sesimi duyan var mı? O kadar çok konuştum ki, hatta bugün Tanrının işine bile karıştım! O nasıl bir işleyiş öyle, yarım aklımla daha iyisini yapabileceğinden eminim! Mesela diyorum çocuklar, gözümün önüne gelen hayal gibi gözüken ama gerçek olan o çocuklar! Onlar muaf tutulmalı tüm bu sınavdan! Neyin sınavı bu hatırlamıyorum ama onların sınavı olmamalı. Sonra diyorum benim duyduğum: 'Vardır bir sebebin.'' İkna olmam lazım ama düşünüyorum nedir sebebin? Çok düşündürüyorsun Tanrım! Düşünmeyi sevsem de sınırlı bir kapasitede fena vurgunlar yaratıyor. Al sana kaldıramadığım yük. Belki taşırdım bu yükü ama tek başıma. Yalnız olduğumda belki daha kolay olurdu. Şimdi herkesin içinde düşünüyorum. Herkes ise sanki benim içimde. Ben bu birlik felsefesini özümseyemiyorum. Sonra dönüyorum yine, Tanrım diyorum! Yalnızlığının ve tek başınalığın tadını çıkartırken, bizi neden delinin kuyuya attığı bir taş gibi kırk akılın eline bıraktın?