***TDK:

"kişisel": Kişi ile ilgili, kişiye ilişkin, kişinin kendi malı olan; şahsi, zatî

“ifşa”: Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma

----------------------------


Bazen paylaştığım şeylerde yazdıklarımı düşünüyorum ve acaba çok mu kişisel şeyler paylaşıyorum diye düşünüyorum ben de. Ancak sonrasında şunu düşünüyorum: Kişisel şey ne demek ki? Yani kendime dair veya herhangi birine dair anlatacağımız herhangi bir şeyin kişisel olduğuna kim karar veriyor, şu an müfredatta olan toplum algısı mı? Peki ne zamana kadar bu kabuller geçerli, önceki algısı ve ardından gelen yargısı için af dilemeyen iki yüzlü toplum değişirken bunu hemen sindiremediğinden kendisinden daha geç değişen toplum algısı yürürlüğe konulduğunda mı?   


Şu an kişisel bir şey yazsam buraya ve sizle paylaşsam, açıkçası bunu kendimi ifşalamak gibi çok göremiyorum. Öncelikle yazılan şeyler tam olarak düşünüldüğü şekilde yazılmayabilir ve yazılan her şey de yazıldığı şekilde okunmayabilir ve anlaşılmayabilir. Yani şu an yazdığım kişisel bir şeyin yazarken yanımda olan duygular ve fikirler (ahlaki ve etik sınırlar), ileride tekrar okuduğumda yanımda olmaları şüpheliyken ki sizi hesaba bile katamadım, sizce bu nasıl kişisel bir şey olabilir? Bu ancak bir zamanlar yazdığım bir şeyin bende ve sizde yansıttığı yanılsama kişiliğim olur. (Burada kendimin değişim ivmesi baz alındı)


Bir ressam, kendi çıplak oto-portresini çizse; bu mu tam bir ifşadır yoksa çıplak fotoğrafı mı? Evet, toplum gerçek çıplak görüntüyü “gizli/yayılmaması gereken kişisel bir şey” yani "ifşa" sayıyor ama gerçek bir ifşa, bizim kabul ettiğimizden çok karşı tarafın bize kendi kabul ettiği gizli taraflarını sunması değil midir?


Yani benim anlamaya çalıştığım şey şu: Kendimde, insanlardan gizlediğim "kişisel" şeyler var. (Açıkçası yazının devamında fark ediyorum ki "kişisel" kelimesini saçma buluyorum çünkü bence zaten nefes aldığım süre boyunca algılayan bilinçli zihinlere "ben" tamamıyla kişiselim zaten. Ancak yazı kurgusunun temelinde "kişisel-ifşa" kelimeleri baz alındı.) Ancak gizlemediğim ve paylaştığım, bunu bazen bilinçli/kasti bazen bilinçsiz bazen ise akışta (yani var'ım diye çevremde algılanabiliyor oluşumdan, çevremdekiler tarafından gözlemleniyor oluşumdan kayaklı) "kişisel" şeyler de var. Ve önemli kısım şu ki insanlarla hangi "kişisel" şeylerimi paylaşacağım veya onlardan gizleyeceğimi ben seçiyorum ki bu seçimlerim insanlardan çok ama çok farklı. Yani bazen insanların paylaşmayı doğru bulmayıp sakladıkları "kişisel" şeyleri ben paylaşmada bir sıkıntı görmüyorum hatta paylaştığımda da tepki alıyorum. Ancak tam tersi şekilde bazense benim paylaşmayı son derece yanlış ve paylaşmamakta dikkatli olduğum "kişisel" şeyleri ise insanlar sıradan(?) buluyor veya çok rahatlıkla konuşuyor. Burada kafamı karıştıran şey, bana dair "kişisel" bir şeyin paylaşılması; bu paylaşım eylemini ne durumda "ifşa" yapar? Kısaca vurgunun nerde olduğunu tam kestiremiyorum. Yani vurgu; Bana dair/"kişisel" bir şeyin gizli kalması gereken bir şey olup olmadığında mı yoksa benden habersiz/izinsiz/onaysız olmasında mı?


Sanırım asıl odaklanmam gereken nokta şu: (adım adım yazacağım daha iyi anlamak için)


İFŞA NEDİR?

1.Bana dair/"kişisel" bir şey var.

2.Bu "kişisel" şey, toplum algısı(geneli?) tarafından paylaşılmaması gereken "gizli" bir şey olarak kabul ediliyor.

3.Bu toplum algısı(geneli?) tarafından kabul edilen gizli "kişisel şey" iznim/haberim/onayım olmadan paylaşılması

= "İFŞA"


Yazdıklarımda paylaştığım “kişisel” şeylerin veya herhangi bir insanın herhangi bir “kişisel” şeyininin paylaşımında  “ifşa” sayılması için; benim veya bir bireyin izni/haberi/onayı olmamasından çok aslında “gizli kalması gerektiği” kabul ettiğimiz şeyler değil de toplumun bir kişiye ait herhangi bir “kişisel” şeyin “gizli kalması gerektiği” kabulu geçerli oluyor sanırım “ifşa” denebilmesi için. Yani ben her ne kadar bana dair “kişisel” bir şeye “gizli kalması gereken” desem de toplumdaki bireylerin tek tek bana saygı gösterip sözüme itimat etmesi yerine; toplumun “kişisel” bir şeyi “gizli, paylaşılmaması gereken” olarak bir kabulu oluyor ve bunun paylaşımı “ifşa” sayılıyor. Evet, toplum kendi belirlediği “gizli kalması gereken kişisel şeyler”e o kadar kafayı takmış ki ne sizin bunlar dışında belirlediğiniz “saklı/gizli kalması gereken kişisel şeyler” çok önemseyip saygı gösteriyor ne de paylaşmakta sakınca görmediğiniz ama toplumun gördüğü kişisel şeyler”de ise sizi kınıyor ve yine sözünüze rağmen haberiniz/onayınız/izniniz dahilinde olsa bile bu paylaşımı “ifşa” sayıyor ve sizi kendi ifşanızı yapan ahlaksız biri sayıyor. Yani aslında toplumun “kişisel” şeylerde neyi paylaşmakta sakınca olup olmadığını belirlediği kabulleri olduğundan dolayı; aslında “ifşa”nın temeli sizin haberiniz/onayınız/izniniz olmamasından çok “toplum ahlakı”na göre paylaşımda bulunulan “kişisel” şeyin değerlendirmesi yani yargılanması var, toplum tarafından.

------------

“Bugün _ ve arkadaşı _ ile buluştum. _ de vardı. Bu yaşadığım sürece dair, ne yapmaya çalıştığıma dair çok uzun uzun anlattım ama hepsi çok karmakarışıktı. Sadece ben konuşuldum, bundan rahatsız mıydım(?lar)? Emin değilim çünkü herkes çok eğlendi (o günü hatırladım bu notu Şimdi’den aktarırken, eğlenmelerin sebebi anlatış tarzımdan dolayıydı) Onlara çoğu şeyi anlattım (nota ek: anlattım çünkü geçmişte çoğu şeyi anlattığımda kendimi ifşalamaktan ve aslında bunun bana zarar vereceğinden korkuyordum. Ama anlattıkça çevremdekilere, zamanla bunun böyle olmadığını fark ettim, nedeni aslında anlattığım şeyler bana çok “kişisel” şeyler olarak gelse de asında insanlarının hiç s**inde olmaması çünkü inanmıyorlar bana, deli/saçma olduğumu düşünüyorlar) çünkü unutacaklar, parçalar yüzeysel olduğu (nota ek: banan inanmayıp onlara önemli olarak kabul ettiğim ve heyecanlı heyecanlı anlattığım ciddi şeyleri saçma/delilik/ilerde kesin bu sapkın fikirlerden kurtulup değişeceğim fikirlerinden dolayı yüzeysel onlar için anlattıklarım) için birleştiremeyecekler yani bence ellerinde yeni bir ben olmayacak, sadece yeni şeyler anlatan eski ben olacak

— Şimdi-3: 28.03.2021, Akşam 6 — 


" +Neler oluyor dayı, gerçeği söyeleyecek misin bana?

-Bir sürü gerçek var Ezel. Hepsini tam söylemezsem, gerçeği tam söylemiş olmam sana"

— Ezel, 19.bölüm giriş sahnesi —


(Not, Kitap: "Uzak Dağlar ve Hatıralar", Orhan Pamuk)