Dizlerime kapanmış uyuyor, üşümüş dost toprak.

Hem bana yorgan oluyor, hem de yatak.

Gökyüzü bize el sallıyor diyorum, dön de bir bak.

Susuyor. Yorulmuş besbelli.


Dün gece de evine uğramadı ana kuş.

Ve onun geveze komşusu, şaşı baykuş.

Yavrularına ay ışığında masallar anlatırım.

Bir varmış... Bir yokmuş...


Bir dilim emeği paylaşıyor omuzlarımda, sevimli sincaplar.

Onlar da olmasa kim kaşıyacak sırtımı.

Karıncalar, börtü böcek hiç doymuyorlar.

Yiye yiye bitiremediler, ayaklarımı ve de parmaklarımı.

Kollarıma tutununmuş sallanıyor, boş bir salıncak.

Ah yaramaz çocuklar, şimdi bunun zamanı mı?


Görmüyor musunuz?

Tacımdan düşüyor, kurumuş eski yeşil yapraklar.

Savuruyor afacan rüzgar, her birini bir yana.

Kömür gibi kararmış, dünkü pamuk bulutlar.

Damla olup inecek; tepemdeki, koyu mavi deli hava.

Güneye kanat yoran göçmenler! Hey!

Peşinizden sürüklenip geliyor; şefkatli, ev sahibi, doğa ana.

Ayrılık vakti geldi, şen şakrak sarı yazlar. Elveda!

Hoş bulduk sonbahar, hoş bulduk. Senin karamsar hayal dünyana.