1

Bir gün daha ve hâlâ esneyesimiz var. Uyuyamadık mı? Çok uyuduk hem de çok.

Yine yağmur yağmış sokağına. Onun sokağı. Bir karga kaçırıyor ağzında eti martı da peşinde şimdi. İniyorlar yere. Yer! Evet, üstünde durdukça hayattasın ve bir gün o seni yer çünkü sen ondan çok yedin.


Sessiziz yine, sessizlik. Zor değil. Zor yok. Sadece... Kalk işte. Ayağının üstüne, başkasının ayağının üstüne kalkmak olur mu?


Adım atmalıyız da yer yok ki!


Yazılara kaçıyoruz işte yoruldukça çünkü biz harflerde buluyoruz kendimizi.


365x70= Beş kere sıfır sıfır, altı kere sıfır sıfır, üç kere sıfır sıfır; üç tane sıfır: 000. Yedi kere beş otuz beş, otuz beşin beşi elde var üç: __5. Yedi kere altı kırk iki, elde üç daha etti kırk beş, kırk beşin beşi: _55. Yedi kere üç yirmi bir elde dört daha vardı: 2555. Etti yirmi beş bin beş yüz elli gün.


Deniz olsa şimdi içsek. Yok imge bu deniz içilir mi hiç?


Ne kadar açız. Yeni harfler yemek istiyorum ve onlardan yeni kelimeler türetmek.


Ne yazıyor bu çocuk? Bilmiyorum can sıkıntısı. Biz sabahın, sabah bizim olmayınca işte böyle cuk diye oturuyorsun boşluğa. Düşüyor düşüyor düşüyorsun bir çukura.


Böyle akşama doğru hani bir çöküntü olur ya şehre. Hava kararmamıştır ama bir sesli sessizlik hakimdir sokağa, hah işte hep o saatlerde eskiyi anımsarım. Okuldayız ve ders yazarlık. Böyle bir dersimiz vardı. Zaten o dersten bize kalan bir cümle şu: "Denize at balık bilmezse Hâlık bilir." Sonra kar yağdığını hatırlıyorum, parmağımla cama bir şeyler yazdığımızı. Cam dedim de bizim sınıf da en yukarıdaydı sanırım. Dışarıdan bir tanıdığımızı görünce hemen bağırırdık.

Ya sen? Anlatsana biraz.





2

İçin kıpır kıpır, tebessümlü; dünyanın asık suratlılarına karşılık âşık suratlı olmayı tercih ediyoruz.


Hiçbir arı kovanı dışında bal yapmaz değil mi? Uzak kalmışız kovanımızdan tıpkı Arı Maya gibi. Evet evet, Arı Mayayız işte.


Bugün kaç dakika göğe baktık? 1 dakika 52 saniye 80 salise. Niye ki? Gök umut dolu değil mi? Bulutlar da şehirlere heterojen yayılmış. Gel sayalım desem hangi şehirde en çok bulut vardır? Büyük olanları bir mi sayacağız yedi mi?


Hani cam bardak da olsan bazen duyamıyorsun onun için bazen kendini saklaman lazım insanlara karşı sonra bir iğne bir delik ip ve ses. Karton bardak olmak konuşmanın önünü açıyor işte.


Yazarken canının istediğini yazmak çok güzel değil mi sence?





3

Artık otobüsler yok hayatımızda. Her şeye alıştığımız gibi buna da alışıyoruz. Hani başını alıp gidemiyorsun, tıkılmışsın dört duvar arasına. Ara sıra görüş izni veriyorlar gidip gökyüzüyle buluşuyorsun bir balkonda. Üçüncü katta oluca daha bir yaklaştım sanıyorsun da...

Bu oyunun adı aspirin. Gönülcüğünden bir sayı tutuyorsun hayat onu bilirse -ki hep nasıl oluyor bilmiyorum, biliyor- kaçıyorsun. Sonra kaçıyorsun, kaçıyorsun. Hep kaçıyorsun işte üstüne başına dünya bulaşıyor, annen kızar sonra diyor seni yanıltmak için. Anneler hiç kızar mı?

Baksana, ne kadar seviniyorum. Fesleğene bir damla da bizim için su ver.


Bu da yazmaca işte. Bizim mektup gönderecek bir adresimiz var, o da bize tam beş kere mektup yazıyor değil mi?


Kar da gelemedi bu sene şehre, artık ne kadar trafik varsa. E her yerde trafik lambası. Sokak lambası, elektrik lambası. Elinde olsa bulutlara da led takacak bu insan, bir de renkli renkli ağaç süsler gibi. Heh işte bak, ağaca bile ışık takıyor. Niçin, karanlıklar yapay ışıkla giderilir mi hiç? Yok.


İçimizdeki horoz uyanmadıktan sonra her şeyi ışıkla sabah et ne faydası var değil mi?




4

Peki şehir toparlanıyor mu artık yavaş yavaş? Bu insan niçin alışıyor ki her şeye ve ne çabuk unutuyor. Hafıza... Sabah uyanmak yeni bir element keşmet kadar mühim değil mi? Bizim de periyodik tablomuzda boşluklar var, yarımız işte bu yarımı kapatacak olan yarındır. Layetezelzel bir duruş için değil mi bu bütün çaba veyahut yorgunluklar?


Çiçek nasıl büyütülür değil çiçek nasıl küçük korunur olmalı bizce araştırılan. Sen ister misin Büyük Prens? Hayır, küçük kalmalı kirlenmemek için güzeller.


Bu konuşmak yerine geçiyor mu? Yazmak. Hani kendini harflerde belli etmek?


Biz en çok köyde akşam mı diye merak ederdik şimdi merak eden kalmış mıdır hı?




5

Hamız. Ve güzel bir annenin yapacağı yemek gibi pişeceğiz. Hani bir tutam tebessüm, biraz hüzün serpilecek karıştıracağız kısık ateşte, sonra yemek hazır olacak. Ama şimdi değil. -23/05/15