zihnimin karanlık odalarında öfkenin prometus ateşi yanarken aklım uslu durmamı söylüyor. lakin ruhumun çektiği acıya karşı dilim döndüğünce isyan ediyor gibiyim. bu yüzden günah sayılır mı, bilmiyorum. ama şöyle bir gerçeklik var ki zulme susmak da zulümdür. ve en büyük zulüm haksızlığa susmaktır. bu bağlamda ülkemizde gerçekleşen olaylar baz alındığında kadın cinayetleri, tecavüzler... daha nicelerine sustukça aslında onların eylemlerini tasdik ve teyit ediyoruz. işte bu nedenden dolayı elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce ve yüreğimiz yettiğince bu gibi durum ve olaylara karşı durduğumuzu belirtmeliyiz ki hem insanî olarak hem de insanın içsel mekanizmasından kaynaklanan ahlakımızın öğüdüne uyarak yeni bir yaşanabilir evren tasavvuru kurabilelim. aksi takdirde yaşamak bile bu topraklarda can karşılığı olacak bir statüye geliyor. önce kendime, daha sonra tüm duyarlı insanlara bir iğne batırmak istiyorum. ama öyle tenlerine değil; ruhlarına, kalplerine ve zihinlerine. unutmayın! susmak yeri ve zamanı geldiğinde bir çözümdür. yoksa susmanın daima bir problem olduğu aşikardır.