Her şey bir ihanet ile başlar Versa, akla gelebilecek her şey. Bazen bir kişiye, bazen kendine, bazen ilgi duyduğun bir nesneye, bazen de sempati duyduğun bir şeye ihanetle... Yalnızca gerçek bir sona böyle erişirken gerçek bir başlangıca da böyle erişirsin. Çünkü bilineni değiştirmek ve yeniliği görebilmek yanımsamayla başlar. Bu dünyanın gereksinimi budur. Gereklilik dahilinde hareket eder ve bir şekilde bizden bekleneni yaparız. Bu döngü yalnızca böyle kırılabilir. Bugünse birden fazla şeye ihanet ediyorum. İnanıyorum ki okuduklarının yaptığı çağrışım kötü yönde ama sanma ki kötü bir adamım. Beklenenin aksini yapmak kötü değil ve sen de biliyorsun ki değişim böyle başlar. Öyleyse ihanet ediyorum sana, bana; görebildiğim nesnelere ve sempati duyduğum şeylere. Öylece terk ediyorum sahip olduğum şeyleri yeniden bulurum diye. Yazdığım her kelime ve kurduğum her cümle birer itiraf sana ve belki de iltifat. Okuduklarını anlıyor musun Versa? Neden bahsettiğimin farkında mısın? Sadece bir ay ve bir güneş yeter anlamaya. Yarın sabah olduğunda olmuyor olacağım hayatında ve sen bir yerlerde tanıdığını anımsarken bulacaksın beni. Bir kahve masasında, dilin henüz yeni yanmışken bulacaksın beni ve hatıralar yalnızca seninle bana ihanet ederken bulacak kendisini. Çünkü sahip olduğumuz duygular çoktan yok olup gitmiş olacaklar. Başka bir adamın koynunda ve başka bir kadının dudaklarında kalacağız. Öyleyse vakti artık ayrılığın. Bu yazdığım son mektup sana, belki bir gün hatırlarsın.


Sevgiler,

Sigur...