Yazmak ile yazmamak arasında geçen 6 gün sonunda yazmanın daha iyi geleceğine karar verebilirdi insan. 6 gün sonunda bir karara varılabilir, 6 gün sonunda bir yerden başka bir yere gitmek için harekete geçilebilir, 6 gün sonunda bir insan sevilebilir ve birini öldürmenin kararı 6 gün sonunda verilebilirdi kanımca. Ki zaten kutsal kitaplar bile dünyanın 6 gün sonunda yaratıldığını yazmışlardı. Peki bir insanın diğerini sırtından vurup ona ihanet etmesi için kaç gün gerekliydi?

İnsan denilen mahlukun kararlar alması ve aldığı kararları vermesi her zaman zor olmuştur. Kolay olan bir şey vardı insan için: İhanet! Evet, insanoğlu haindi. Habil ile Kabil'den bu yana haindi. İhanet etmek için çamurdan yaratılmıştı ve çamurlaşarak ihanet edip bir kısır döngü oluşturuyordu. Tatlı sözler ve gerçekleşmeyecek vaatler ile önce kendini bir başkası olarak tanıtıp tuzağına çekiyor sonra içindeki irinleri boşaltıyordu gökyüzünden yeryüzüne. İrin yağmurları yağıyordu insanların üzerine. Nefessiz bırakana kadar durmadan yağan irin yağmurları altında ezilen ve kurtuluş yolu arayan insanlar kalıyordu geriye.


Nefessiz kalan insanlardan biriydi Suphi. Bir ikindi vakti vurulmuştu sırtından. Bir ikindi vakti uyanmıştı düşlerinden. Gerçekler ile yüzleşmesi bir ikindi vaktine denk gelmişti. Nedendir bilinmez ama ihanete uğrayan insanlar ilk başta bu durumu kabullenmez, kabullenmek istemez. İhaneti ona yapandan bunu beklemez. Suphi de kabullenemeyenlerdendi. Beklemeyenlerdendi. Yaşar Kemal’in bir cümlesinde de söylediği gibi, "İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya dokunmamalı." Dokunmuşlardı Suphi’ye. İncitmişler, oynamışlardı onunla. Kırmışlardı gururunu. Böyle şeyler hep beklenmedik zamanlarda olurdu zaten. İnkar etmiş, yalan olduğunu söylemiş, kabullenmemek için çırpınmış ama sonunda gerçeklerle yüzleşmişti. İçini kaplayan öfkeyi kimseye anlatamamış içinde bir atom bombası büyütmüş ve patlayan bu bombanın enkazı altında kalan tek insan olmuştu. Birkaç zaman uyuyamadı geceleri. Gündüzleri konuşamadı ve sustu. Bir duvar dibine sinip sokak çocuklarından kaçtığı için nefes nefese kalan ve tedirginlikle etrafını kollayan kediler gibi dolanıp durdu. Sigara üstüne sigara içti, küfür üzerine dünyanın en uzun destanından daha uzun yazılabilecek kadar küfür etti. Kime ve neye küfür ettiğinden de pek emin değiliz ama bunun bir rahatlama veya öfkeyi kusma biçimi olduğunu anlamak zor olmasa gerek. Bu patlama anlarından geriye kalan bitkin halleri ile eve dönüşleri hep gece yarılarını buldu. Kimsenin olmadığı ve kimseyi görmediği zamanları. Kendinden ve ihanetinden kaçınıp geceye sığındı. Zor zamanlardı bunlar elbet. İnsan denen canlının yaşadığı ve yaşattığı zorluklardı. Yaşaması gerektiği için yaşamıştı Suphi. Bir daha insanlara güvenmemesi gerektiğini öğrenmesi içn yaşamıştı. Yorgunluktan bitkin düşmüş bir sabaha karşı göz kapakları kapanırken ağzından yine küfürler döküle döküle uyudu.