üzgün bir karakterin,
yalnızlıkla baş ederken
yine sana, inatla bağlanışını izliyorum.
dizlerimde bir yara var,
ne yapabilirsin?
ellerinde merhem var mı?
beni severek mi iyileştirebilirsin?
tüm sorularımın cevabı sende,
biliyorum umarsız bir bekleyişten geldim.
yolda yaralarımı saramadım,
üzülmedim, ağlamadım da ama
öyle içten gülmedim de inan.
ki ben, ihmal edilen telefonların
düşünülmeden söylenen yalanların,
bir türlü iyileşemeyen yaraların kadınıyım.
sen ise bir yoldan geçmişsin dün sabah,
aklına ben gelmişim.
çok da sevsen, nefret de etsen aklına ben gelmişim.
sana bir ömür yetecek bir hasret bıraktım.
ki sen, güneşsiz büyüyen bitkilerin
ömür boyu sürecek nefretlerin,
bir yarayı hiç görememelerin adamısın.
sana kızmıyorum, küsmüyorum.
seni anlamıyorum ve saygı da duymuyorum.
yalnızca artık seni görmüyorum,
gözümden uzağa düştükçe,
anımdan silinmeni bekliyorum.
yaşıyorum ve büyüyorum.
senin aksine.