Özlemi vardı ruhun tüm iyi gelecek şeylere. İyiye, güzele, gülmeye, müziğe, sarhoşluğuna aklın, şiire, kelimelere daha çok kelimelere, kalabalıklara, bir göl kenarına, sana, en çok da kendisine. "Bi' keresinde" diye başlayan cümlelerin ikincisi olmamıştı ki yaşam ilk saymayı öğretti kaybettiklerini anarken...

Gece düşlenenin güneşin kibriyle kavrulduğu zaman diliminde, yerden kalkmaya mecali yok kalbin ama yine de vazgeçmez yaşamdan. Çünkü sevmekle muktedir olan, mucizelerden sorumludur. Ve de bir çift gülümsemeden. Fakat layığıyla gülümsemeden sağ baştan saydı yalnızlığını. Bir elin parmaklarını geçti. Sudan sebeplerde ıslandı en ağlamaklısında saatin. En geçmemesi gereken zamanları hatırladı, saatlerin saniye avareliğinde aktığı. Elbette özlemi vardı ruhun tüm iyi gelecek şeylere. En çok da yokluğuna ruhun...

Yerin kendi kadar dibindeyken vazgeçti boy vermekten yaşama, dünya hallerinde boğulurken. Kendisiyle ölçtü uzaklığını gökyüzüne. İhtimaller yaşamın diğer kıyısında, o hiçbir yerde. Saklı cenneti işaret ettiği parmağının ucuyla. On parmağında hiç ihtimal...