Nicesine acınarak sarıldığım toprakların sesinde

Tüm heceleri eksik söylediklerimin.

Duyduğum hastalıklılar dürüyor suratımı.

Her acı ayrı bir imza.

Yollarımı kesen aynaların etrafında dolaştığım gibi artık hayat.

Öyleyse bir daha sığınabilecek miyim kalbime? Bilmiyorum. Bu, uzak bir ihtiyat.

Yoksa sen seslerini bildiğim tüm manaların kıyısında mısın artık?

Dinlediğim milyonuncu şiirin bilmem kaçıncı mısrasına şifrelerken ben adını...

Bir akşamüstü bulunmak üzere, ısmarlıyorum seni.

Gör ki dünya kaybediyor mutluluklarını.

Yine de güneşin doğurduğu çocukların en doğusundayım.

Bu sebep yeter belki beni bir güzel sevmene. Sevmesen de olur diyemem, bu bir vahadır.

Ama ben Doğu değilim, bil!

Hem hava yanık kokuyor, bu, Doğu'nun vazgeçilmez derdidir.

Çiğ bir ağızla birleştiriyorum yolculuklarımı. Ama ben Doğu değilim...

Bir şafak vakti bulunmak üzere ısmarlanıyorum.