İşte bu kadar sarıydı caddeler

İşte bu kadar silah

Caddelerin tarihten alınacak bir canı olduğunu düşünüyorum

Ve bir o kadar durgun sokaklar

Felsefeden anlamayacak kadar yorgunum


Benimle yürü zamanda

Tüm esnaf aynı yerinde dursa da

Yüzünde aynı tebessümle geçmeyecek yanımızdan ay

Tutunduğun pusuya

Tutunduğun faya mahkumsan yönü bilirsin

Cebimde bozuk bir pusula

Ellerime bak ki çocukluğuma yaklaşıyoruz

Daha ilk anındayız depremin


Şu saksının dibinde saklı zambak

Dişimle sıkıştırdığım pil

Bir sokakta öpüşürken yakalanırsak

Dinimizde caddelerin tadı birikir


Hemen sağda yediğim ilk dayak

İleride okula başlıyorum

Yok bu o değil

Bir önceki sokakta doğmuştum

Bazı çocuklar yollara verilir

Bir kapakla oynanan oyun

Ancak öksürmek fiiliyle bitirilebilir


İşte böyle sarıydı caddeler

İşte böyle teneke

Bereketidir bıçak

Kilit düşünür şunu; sustalı çekilince

Bir çelikle dolacak mı boşluk

Mesela baban ölmese

Annen doğmayı unutmuş

Bak bu da ihtimaller sokağı

Kentin böğründe bunaklar oturur

Emekli albay, kıdemli yüzbaşı

Siciline içlenmiş kaldırımlar

Kanlı postal kapı önünde

Sicilinde birden fazla ölüden kartpostal

Birden fazla onur

Altı vites bisikletiyle,

Devlet katline farklı bir yorum var


Ellerimi bırakma Ekber

Orduya kaydolurum

Bana bir yol göster

Puşta boyun eğdiğimden mi bilmem

Sana poster astığım caddeyi gezdirmiyorum