Toprağa koymamışım gibi bedenini
Her gece yanımda beliriyorsun.
Ve ben her gün ağarmasın diye dualar ediyor,
Hicranımı dumanla doyuruyorum…
Saçlarıma düşen aklardan habersiz,
Çürüyüp gidiyorsun.
Biliyor musun?
Yeryüzü lanetle döşenmiş,
İçtiğim su zehir sanki,
Sanki cancağzım yakın gelmem yanına.
Öyle yorgun, öyle arsız içimdeki özlem
Son kez yüzüne bakabilseydim ne çok şey söylerdim sana!
Uzandığım her toprak anımsatmasa,
Bir gün adresimin orası olacağını,
Yaşamak için bu kadar telaşlanır mıydım?
Sen, telaşlandın mı cancağzım?
En son ne gördün, ne duydun bilmeden yaşamak,
Sana yabancı,
Yabancılaşarak, etrafımdaki dünyaya!
Yaşamak.
Biliyor musun?
Nedir bunun anlamı, ne çıkar buradan?
Yıllarca toprağa kök salmış bir çınardan farksız duruşum,
Gözlerimde feri sönmüş bir ışıkla bakmak çocuklara,
Ne demek biliyor musun?
Bakmak öylece göç eden kuşlara, nereye gittiklerini merak etmeden.
Ve dolanmak geçmeyeceğini bildiğim kentlerde.
Cancağzım, yakın gelmem yanına!