bir taşeron mesaisi yaşam sorgulaması

hayat perdesinin ardını görme çabası

nihayetinde tüm sis perdesinin gözlerini terk etmesi

her dehşetin ardında bir ‘belki’ ararken

tüm çirkinliklerin tabii oluşu ve sancılar

yeni güne uyanmanın sancısı

kumaşı delip geçerek yüzünü seçen huzmeyi selamlamak isterken,

daha ilk andan ölümü düşlemek

kör karanlıkta uykuya koşan gözler ve her kırpışta çelme takan düşünceler

inanmayarak edilen şayet kabul olursa kalpler dolusu inanç bahşedecek ölüm duası

doğmadan önce ben geliyorum der gibi pencereye sığan

o koskoca gökyüzünü en güzel renklere boyayan güneşe gülümseyememek bile kahrediyor beni

çünkü ben sandığımın aksine hayat dolu biriyim

ya da öyleydim

ya da hep öyle olmak istedim içimde hiç hayat yokken

bedenimde ağrılar, ruhumda eser miktarda ışık

kendimi tanıyamaz oldum daha önce tanışıp tanışmadığımı bilmezken

sığamıyorum, hem çok küçüğüm hem çok büyük

belki de en çok kendime üzülürdüm tanısaydım, belki bir yerlerde görmüşümdür, gözüm gözüme değmiştir kim bilir

kim bilir bilmiyorum ama ben bilmiyorum

benden sakladığı buysa küsüyorum tanrıya da

varsa zaten bilir ki ben herkese küserim hiçbiri de bilmez küstüğümü

kendileri su içmiyorsa sormazlar çünkü susayıp susamadığımı

sizden önce ölürsem şu yüzden öldü denecek ve hepiniz inanacaksınız ona

ben susuzluktan öldüm

yazın kenara