Bölüm-13
Kendimi garip bir şekilde çok mutlu ve huzurlu hissediyorum, tüm yorgunluğum geçmiş gibi. İlk kez ufaklığı ben ziyaret etmeye karar verdim, bunun tek nedeni oldukça dinç hissetmem sanırım. Aslında korkmuyor değilim, ne zaman biriyle sohbet edecek olsam karnıma garip bir ağrı girer sanki dünyadaki en önemli kişiyle konuşuyormuşum gibi.
Gerçi önem dediğimiz şey nedir ki, ne bizi önemli kılar? Para, güzellik, mevki? Yanlış cevap, karnımın ağrıması muhtemel en doğru olanı, çünkü önemli olması için bir canının olması yetiyor ve sanırım aynı zamanda düşüncelerinin olması da önemli.
Çünkü niyeyse hayvanlarla ya da çiçeklerle konuşurken böyle hissetmiyorum, bana çok yakınlarmış, beni anlıyorlarmış gibi yaklaşıyorum her birine ve de çocuklar sanırım onlar da derdimi anlıyor. Fakat ufaklık onlar gibi değil, hemen unutuvermiyor anlattıklarımı, düşünüyor uzunca bir müddet, genelde kısa ama net cevaplar veriyor. Verdiği cevaplar şüphesiz tatmin ediyor beni, sanırım onu görmek istememin ikinci nedeni de bu.
Evini hiç sormadım, nerede yaşadığını bulabilirdim, onu iyi tanıyordum ve elbetteki sokakta onun izlerine rastlayacaktım.
Neredeyse unutuyordum, geçen gün yağmur yağarken konuştuğum adam için bir cümle duydum, en azından acısını dindirecek bir cümleydi sanki.
Bir yandan evden çıkmış yürüyordum diğer yandan cümleyi tam olarak hatırlamaya çalışıyordum.
Bir şeyleri hatırlamak istediğim için adımlarım yavaştı.
Hah hatırladım şimdi.
Sen bana gelemezsin, bende sana gelemem. Ama bu şehir elbet bizi rastlaştırır
Kabul tam olarak böyle değildi ama bunun gibi bir saçmalıktı. Evet evet saçmalık, o adamı saçmalıktan başka bir şey avutamaz. Aslında bunu ona söylemem doğru değil, umut etmesini sağlayacak, ona umut vaat edecek ve o her gün gelmeye devam edecek fakat.
Her neyse.
Bu cümleden sonra uzunca bir müddet mutlu olarak gelecektir lakin yanlış bu, yalanlarla mutlu olmak ne kadar iyi? Bize ne faydası var yalanların?
Bana soracak olsaydı ona asla gelmeyeceğini söylerdim ama bana sormaz. Çünkü cevabı herkes kadar iyi biliyor.
Gazete satan bir bakkal gördüm, ufaklığa yaklaştığımı hisseder gibiyim niyeyse.
Birkaç sokak ilerde taştan yapılmış küçük bir ev var ev o kadar küçük ki sadece 2 odası olmalı. Aynı zamanda mavi panjurları var ve bir tente hemen kapının üstünde. Küçükçe bir bahçe ve ayrıca sakura ağaçları. Tüm çiçekleri küçük bahçeye saçılmış.
Sanırım ufaklığın yanında vaktin nasıl geçtiğini anlamayacağım.