Adam karısını işten aldığında akşam şehre yeni çöküyordu. Gözlerini ovuşturarak esnemeye başladı. Kaç haftadır doğru düzgün uyku uyumuyor, yemek yiyemiyordu. Çocukların okulunun çıkış saati de gelmişti. Ara sokaklardan okula vardığında velilerden oluşan yığına denk gelmişti. Park yeri bulamadığı için okula yakın yerde beklerken karısının çocuklarıyla arabaya yaklaşmasını izledi. İnsan seline bakıp ne zamandır bu kalabalığa karışmadığını, kimseyle konuşmadığını fark etti. Çocuklar arabaya biner binmez ödevlerinden ve yarınki harçlıklarından bahsettiler. Yüreği burkulan adam elini cebine attı. Sonra geri çıkarttı. Karısını süzdü iyice, kadın oralı olmadı. Yaklaşık bir aydır işsiz olan adamın maddi birikimleri eriyip gitmişti. Karısı artık yüzüne bakmıyor, hayatını kolaylaştırmaya yanaşmıyordu.
Eve geldiklerinde adam kendini banyoya kapattı, pantolonunu indirdi ve bir zamanlar bacağının olduğu boşluğa baktı. Tam kesilmiş yerinden bacağına dokundu. Morarmış deriyi inceledi ve yavaşça soğuk zemine oturdu. Gözleri kızarmasın diye ağlamamaya çalıştı çünkü karısının gözünde daha da zayıf gözükmek istemiyordu. Avuçlarına baktı, elleri ona yabancı geldi. Gözlerini ovuşturdu tekrar, üzerini giyip içeri süzüldü. Çocuklar acıkmış, babalarından yemek bekliyordu. Karısı böyle durumlarda ortada gözükmediği için mutfağa gidip çocuklara sofra kurmaya koyuldu. Tam sofra hazırken karısı da çocuklarla beraber gelmişti. Yemek sessiz geçmişti, anne babalarının arasındaki gerilimi fark eden çocukların da ağzını bıçak açmıyordu.
Ertesi gün adam erkenden kalkıp kahvaltılarını hazırladı, üzerini giydi ve önce çocukları okula sonra karısını işe bıraktı. Apartmanın önüne vardığında eve gitmek istemiyordu. Gözleri uykusuzluktan yanıyor, midesinden gurultular yükseliyordu. Başını direksiyona yaslayıp sessizce ağlamaya başladı. Camın tıklatıldığını duyduğunda başını usulca direksiyondan kaldıran adam, karşısında yaşlı çingene bir kadın gördü. Pespaye bir halde ve sırıtınca hali hazırda birkaç tane kalmış olan çürümüş dişlere bakakaldı adam. Çingene ısrar ediyordu, adam tepki veremiyordu. Camı indirip kadını kovmaya niyetliydi. Kadın ona isterse falına da bakabileceğini söylemişti, üstelik para da istemiyordu. Artık iyice canı sıkılan adam kadını göndermek istese de kendisinde o gücü bulamadığından çaresizce avcunu kadına uzattı. Kadın adamın eline dokunduğunda nöbet geçirecek gibi sallanmaya başladı. Bu durumu gülünç bulan adam artık yetti der gibi iç çekti. Dişsiz çingene adamın avcunu tekrar eline aldığında adam muazzam bir ferahlama hissetti. Artık ne açlık ne susuzluk hissediyordu.
***
Telefonun sinir bozucu sesine uyanan adam ne olduğunu anlayamadı. Arabanın saatine baktı ve karısının işten çıkış saatinin geldiğini gördü, ne olmuştu, ne kadar zamandır uyuyordu bilmiyordu. Çingene kadın ortalarda gözükmüyordu. Telefonu açtığında eski iş yerinden arkadaşı ona bir şeyler soruyordu. Adam olanları anlamlandıramıyor, hala kendisini rüyada sanıyordu. Koltuk değneğini el yordamıyla bulup arabadan inen adam bir gariplik hissetti. Elini hemen bacağına götürdü ve… bacağının yerinde olduğunu fark etti. Demek ki hala uyanmamışım diye düşünen adam bir yandan da bu rüyanın gerçek olmasını çok istiyordu. Asansör yerine merdivenleri kullanan adam iki tane bacağı olmasının keyfini çıkartıyordu. Kapıyı anahtarla açmaya alışık adam, anahtarı kilide soktuğunda kapısı açıldı. Karısı kocaman bir gülümsemeyle kollarını adamın boynuna doladı. Değneğini hala bir elinde sıkı sıkı tutan adam artık uyanmak istediğinden o kadar da emin değildi. Çocuklar koşarak babalarına sarıldılar, açık kapıdan mutfak masasını gördü. Bugün ziyafet vardı anlaşılan. Hızlıca karısından ve çocuklarından kurtulan adam adeti olduğu üzere kendisini banyoya attı, pantolonunu çıkarttı ve bacağını incelemeye başladı. Bu defa gözyaşları mutluluktan süzülüyordu. Değneğini kapının yanında bırakan adam kendisini hiç bu kadar rahatlamış hissetmemişti. Banyo paspasının üstünde kıvrılıp uykuya dalan adam bu defa da kapının sesine uyandı. Susmak bilmeyen zırıltı adamı kendine getirmişti. Hemen ayağa kalkıp kapıya yönelecekti ki bacağının yerinde olmadığını gördü. Nasıl bir rüyanın içinde olduğunu anlayamayan adam koltuk değneğiyle seke seke kapıyı açtı. Takındığı ifadeye bakılırsa karısı epeydir kapıda beklemişti. Ona doğru sarılmak için hamle yapan adamı sıyırıp geçti kadın, adamın elleri boş kaldı. Bir dizi kavganın ardından adam bu kez yatak odasına gidip uzandı. Değneğini başucuna koyan adam, sabah uyandığında iki bacağı sapasağlam bir şekilde işine doğru yola koyulmuştu.