Ne isteyip istemediği muğlak herkesin sığındığı kapı: yarına kenetli zaman.

Zamanla öğreneceğiz denilen her şey, öğretmekle kalmadı, öğüttü acıyı dimağımızda. Özürlerle çıkıp yola, onarılması mümkünatsız yıkıntılara bağlı kılındık. Biz yaptık ne yaptıysak kendimize, hiçliğin ortasına kendimizi biz attık, hinliği bizzat tadıp hikayelerimize biz inandık. Kendimize bariyerdik, handikap. Biz yarına attıkça suçu, yarın masumane kaçtı umum her şey içinde, ki değildi. Ama haksız yük; kötüyü bile iyi kılıyor bir açıdan. O açıya aşina herkes.

Hasılı ne zaman gideceğim yol kalsa arafta, ne zaman yokuş mu çıkmalı yokuş aşağı mı kaymalı desem kendime, hiçbir şey yapmadım. Devinimi yok edince ikilemleri de yok ettim sandım. Afili yanılgılarda sürünüyorum şimdi, yılgın bakıyorum resimlere. Bilmem kaç yaşın kanlı gözleri. Acaba gitseydim o yoldan karşıma ne çıkardı. Acaba o yol olmasaydı, hayatımdan ne çıkardı. Ben nasıl şimdinin yekpareliğiyle kalabilirim ki memnun. Muğlak içindeyken her adımım?