İkili ilişkilerde kirpi modelini uygulamak ne kadar mümkün. Özgür iradem var istediğim kadar kontrol eder istediğim kadarıyla salarım noktasından bakarsak kirpi modeli ikili insan iliklerinde çok da geçerliliği olan en azından nihai anlamda geçerliliği olan bir sonuç değildir. Bu illa sokulup zarar vermeye yani batmaya varacak bir sınırsızlığa doğru gitmeye her an hazırdır. Bedene hapsolma duygusunu dışarıya mal etme çabasından ötürü bazen dışarıya karşı sığ bir duvarla sert durmakta bu mesafesizliği getirir. Kayıtsız kalmak da karşıdan gelenin anlamına kapalı olmak ve onu kendine çekme enerjisini doğurur. Bu enerjice çoğu zaman bir kişi kendisini giden olarak kaptırır. Ki ilişki de o nispette yürür. Kabullenme aşaması çatışmaya gebedir. Bu gebelik hali ne doğurur peki günün sonunda. Her insan kendi gerçekliğine kadir olmak ve çevresine öyle yaymak ister. Orada huzurlu ve konforludur çünkü. Bu açıdan bakıldığında bütün bu çatışma modelini iletişim ekseninde düşününce bunun başka panzehir yok mu. Elbette var. İyi tarafından bakmak ya en genel tabiriyle vicdanlı bakmak kendi önünden çok arada dikiz aynasından bakman da arkadan gelenin can güvenliğine ya da arkadan gelip gelmediğine bakma sorumluluğunu verir. Dolayısıyla arkada kalana da geç kalmışlık duygusunu vermez. İnsanın anlam bütünlüğünde var ettiği şeyler her zaman her şartta doğruya çıkmaz. Doğruya çıkma şansının aracı yollar, dikiz aynası uygulayıcısı vicdan, sonucu da doğrunun her zaman bir kişi için değil herkes için ortada bir yerde buluşma çabasında saklı. Bunun başka yolu yok. Öyle olmasaydı kirpi modeli için acıtmamak ve üşümemek ikilemi şart koşulmazdı. Her iki durumda da insanın kendine yarayanı araması var çünkü. Hem üşümemek hem de acımamak da ihtiyaçtan. Başkasının gerekliliğine muhtaç olmak da bir ihtiyaç.