Kırmızı bir sahnede karşılaşınca iki kişi,

Kalabalıklar yağan üstüne, primadonna.

Kızıl rüyasının telleriyle parçalar ruhu.

Sarıya çizer ruh teninin yönünü.

Tenor değil zaten, kendi soluk akşamında.


Aromasız likörlerin varlıksız tortusu

Ve siyah beyaz örtülerle saklanan.

Gizil anlayışlar ve kabuklar demişti,

Olmadı ama olur birikenler.

Olmazdı galiba...

Ruhun gökyüzünde bitiyor usulca,

Geriye kalan tüm bakışlar.


Tek şans ve tek atış Fortuna'dan.

Her zaman ikinci haftalar sayılır,

Zihne damlar balo gemileri.

Ve rüzgarlar esince satırlar arasından,

Büyük uyanışlar için küçülür tüm hedefler.

Eller kavuşur birbirine, sonu yokmuşçasına.