bir midye yutabilir güneşten kopardığı sedeften bir huzmeyi,
ağırlaştırabilir hazmını yadındaki bin yazla
sonra dışkılayabilir onu yağmurun demire biçemiyle, kabuklarına, bir tortu yosun biçiminde
ihtiyarlık bin yazın andacıdır midyelere
ve kum mezarına almaz hiç midyeleri
çünkü her denizin her köşesine vurur hep güneş ve yutulacak bir sedef açılar tamlandığında vardır hep
ama bir istiridye açılana değin kanar eller
ve bir inciye dokunmak ölümsüzlüğe bir hamle değil, doğanın ölümsüzlük hamlesini alt etmeye bir oyundur ki popoya ilk şaplak oyunu açan sensördür hep
doğadır başlayan
ölümsüzlüktür ilk hamlesi
karşıki yeni oyun açar
ilkten sonraki ilk hamledir bu, ikinci hamledir bu, her bakımdan son hamledir
ve ucuz bir misinada konuşlamak bir düzine kardeşi,
bin yıllık özlemi bir düzinecene ağırlaştırmak, zenginin hint yakasına sarkan bir gerdanlık dizmeye hamledir, ilkten sonraki ilk hamledir bu ve son hamledir; ve hasat kanla başlar hep, ikinci hamle ve açılan son oyun kanla başlar hep
ve bir inci sedeften bir huzme değildir çünkü içindedir istiridyenin ve güneşe kapı yok orada yuvasından koptuğunda anlar özlemi sonra ihtiyarlamaz hiç
yalnızca ellere andaçtır; ve gerdanlara: katliamın andacı
andaç kanar, hep
Mertcan Gün
2024-08-19T16:58:32+03:00Midyelerin ve istiridyelerin ömürleri, doğanın döngüselliği ve ölümsüzlüğe yaklaşma çabası arasındaki ilişkiyi anlatıyor. İnci, bu döngünün bir parçası olarak sunulurken, ölümsüzlüğe dair bir hamle değil, doğanın devam eden oyununa işaret ediyor. Şiir, doğanın ve insanlığın arayışları arasındaki çatışmayı ve bu çatışmanın getirdiği acıyı etkileyici bir şekilde betimliyor.