Sokak sesleri tütsüleniyor kulağımda

Ay rengi mayalı hamurlar

Piştiler mahalleli kadınların

Bahar güneşi tepsilerinde

Ağustos sarısı poğaçaların kokusu

Benimse mutlu sıradanlığım

 

Salyangoz kabuklu eski bir sütunun

İyonik başlığına tutunmuş zaman

Spiralleri fır dönüyor fakat umursamam

Başka galaksiden bir ilahi söyler

Çatlak dudağıyla bir Afrikan

 

Sakalı bıyığı tel tel

Eskimiş kitaplar gibi nefes alışı

Göstermiyor da kocaman üç basamaklı yaşını

Çünkü kuşların uçmayıp

Uçurulduğunu gök tarafından, anlamıştı

 

Ve öğrenmişti bir nefes alışında

Yahut anlık mutluluğunda bir çocuğun

Bir belirip bir yok olan umudu

Ta kutuplara dek taşımayı

Oralarda bir buzulu keşfederken

Kardeşlerinden bir Mohikan


Zaman müzesi sokaklarda

Sergileniyor ağaçlar ve elektrik direkleri

Aralarından geçen bir kadın bisiklet ve kedi

Ve buralarda kimselerin üşümediğine tanıklık etmişti

Sıcak geceli kışların

aydınlık soğuğundan