Bozkırın soğuk evladı şafaktayım
Saatlerin en kadifesi kendimce
Kurak benizim solmuş
Göğün terini soluyan çarpık dallarda
Sabretmek daha asilse
Töreyi kuşanan ezgiler sayesinde
Düştü kambur ottigin
Titrek bir ateşin yelesine
Yeşile çalmıyor artık saçlarım
Çakalların ağıtlarıyla büyür çocuklar
Fısıldaşır kendi kendine
Aptallaşan kadınlarım
İlikleri boğazına yapışan bir sonbahar
Hayal ettiğim
Sonbahar
Sonbahar
Benim otağım...
Kimler ağlayacaktı kuru toprağa
Uçurduğu kafalarla anılanlar mı
Her zaman bulutlar mı ağlamak zorundaydı
Yetim çocuklar ve onların yurtsuz kefareti,
Bir ok gibi gerilen masumiyetim,
Bilmem hangi ırakta tedavüldedir.
Dökülmüş ağacın köküne kan rengi
Kayınlara sarılır çirkin adam
Çoraklaşır, kavuğunu çektikçe içine
Soyunursa aklımdaki
Bir yılan, çıngırağıyla boğar kendini
Özüm sessiz sanılmasın
Faniliğe olan borcum usumdaki yaylıda
Ve bizim bütün gücümüz
Yerle yeksan olan inancımızda
Soysuzluğumuzda.
Furkan Erşahin
2023-05-10T17:15:48+03:00Teşekkürler.
Selin Özdere
2023-05-10T11:54:24+03:00Emeğinize sağlık.